DÜNYAİNSAN HAKLARISon DakikaSuriye

Heyetlerin Konuşma ve Açıklamaları Düşmancı Tutumlarına Dayanıyor

Cenevre II konferansına katılan resmi Suriye heyeti üyesi Beşşar Caferi, Cenevre II Konferansından beklentilerinin Suriye halkına yardımcı olmak, terörü sona erdirmek ve durdurulması için terörü destekleyen ülkelere baskı uygulamak olduğunu vurgulayarak Suriye’nin geleceğini kararlaştıracak tek tarafın bu veya şu bakan değil Suriye halkının olduğunu belirtti.

Caferi Konferansın 2. Oturumundan sonra Montrö’de düzenlediği basın toplantısında, Suriye halkının kendi ülkesinin geleceğini kararlaştıracak olan taraf olduğunu kendisinden önceki konuşmacıların bahsettikleri faraziyelerinde faydasız ve gerçekçi olmadığını söyledi.

Caferi, Suriye-Suriye diyalogunun Suriye hükümeti ile muhalefet arasında bir uzlaşmaya varmak için Suriyeliler tarafından yönetileceğini belirterek, uluslar arası temsilcinin katılımıyla iki heyet arasındaki doğrudan görüşmelerin Cenevre I ittifakının bentlerini tatbik etmeyi hedeflediğini ifade etti.

20140123-092341.jpgCaferi, Suriye hükümetinin Konferansa katılım vaatlerini yerine getirdiğini belirterek, Suriye’nin bugünkü toplantı üzerine bazı mülahazalarının bulunduğunu öyle ki davet edilenler listesinde iki gün öncesine kadar 30 ülkenin bulunduğunu daha sonra toplantıyı düzenleyenlerin 10 ülke daha eklediklerini bugün ise daha önceden seçilmiş ve hepsi Suriye’ye karşıt heyetleri içeren 40 ülkenin bulunduğunu yani Suriye hükümetine karşıt politikaları bulunan hükümetlerden geldiklerini lakin BM genel sekreterinin İran’ı uzaklaştırarak yerine 10 ülke eklediklerini bu da aynı zamanda şekil olarak bir dengesizliğini bulunduğunu ortaya çıkardığını ifade etti.

İkinci mülahazanın bugün konuşan şahıs ve heyetlerin çoğunun ulusal diyaloga teşvik etmemeleri, konuşmalarının tekrar edilen ve kışkırtıcı notlardan ibaret olduğuna dikkat çeken Caferi; bu devletlere tabi heyetlerin yaptıkları konuşma ve açıklamaların kör bir provokasyondan ibaret olduğunu, olumluluk yada verimlilikten çok uzak olduğunu belirtti.

Caferi bu heyetlerin Suriye hükümetine saldırgan ve düşmancı eski tutum ve açıklamalara dayandığının altını çizdi.

Caferi, Cenevre I ittifakının seçici bir şekilde uygulanmaması gerektiğini bilakis bir bütün şeklinde uygulanması gerektiğini belirterek Suriyelilere yardım etmek isteyenlerin Cenevre konferansının hedefi olan şiddeti durdurulmasına katılmalarına çağırdı.

Caferi, Suriye’deki terörün Türk hükümeti tarafından desteklendiğini belirten belgeler, batılı bir çok yetkilinin de bazı bölge devletlerinin teröristleri silahla desteklediklerini belirttiklerine dikkat çekti.

Caferi, Cenevre I Konferansının uygulanması için sadık bir uygulamaya ihtiyaçları olduğunu bunu yapmak için de hepimizin terör ve şiddete son noktayı koymamızı gerektirdiğini çünkü siyasi düzenlemenin terörle bağdaşamayacağını ifade etti.

Caferi: “Suriye’de terörün arkasında duranlar, itfaiye adamı ile yangını körükleyenler arasında olmalarını seçmeleri gerekiyor bende bunu diyorum çünkü bu başlangıçtan beri gündemimizi oluşturmaktadır” diye söyledi.

Caferi ayrıca Suriye krizinin geçtiği aşamaları bir bir sıralayarak bütün inisiyatiflerin şiddeti durdurmak üzerine kurulduğunu ve öncelikleri arasına koyduğuna aynı zamanda da bunun dünyaca kabul gördüğünü bu yüzden Suriye’nin buna yoğunlaştığını ve Suriyelilere yardım etmek isteyenlerin öncelikle Suriyelilere yardım etmesi gerektiğini vurguladı.

20140123-092404.jpgCaferi, gerçekte şiddetin % 99’unun terör temeline dayandığını Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyine 500 resmi mektubun gönderildiğini bunların arasında 267’sinin Suriye’de terör ve teröristlerin adlarıyla ilgili olduğunun altını çizerek bu mektuplarla ilgili elinde bazı örneklerin bulunduğuna dikkat çekti.

Bu mektupların Suriye’de Suudi Arabistan, Libya ve Tunus’tan teröristlerin bulunduğunu belgelediğini ve bu mektubun 15 Kasım 2012 tarihinde gönderildiğine işaret etti.

Kaide lideri Eymen Zavahiri’nin kendisine tabi adamlara Suriye’de terörü tırmandırma talimatı verdiği zamanda silahların Türkiye sınırları kanalıyla Suriye’ye girdiğini, Türkiye hükümetinin de teröristlerin sınırlarından geçişlerine kolaylık sağladığına dikkat çekerek ellerinde bunu kanıtlayacak belgeler taşıdıklarını da sözlerine ekledi.

Teröristlerin Halep’teki fabrika ve atölyeleri sökerek Türkiye’ye taşıdıklarına ve Gaziantep kentinde Suriye’de 2012 yılında Han el Asel’de gerçekten hasıl olan sivil insanlara karşı kullanmak için hazırladıkları kimyasal silah deney suçlarına dair bir dizi belge sunan Caferi, bütün bunların belgelendiğini ve güvenlik konseyine resmi mektuplarla gönderildiğinin altını çizdi.

Caferi, belgelerin Türkiye ve Katar’ın silahları İsviçre ve Belçika’dan satın alınıp kendilerine barışçıl göstericiler adını verdikleri Suriye’deki teröristlere taşındığının belgelerle sabit olduğunu ifade etti.

Caferi ayrıca, Caferi, tekfiri vahhabi terör ideolojisinin Katar rejimi Dışişleri Bakanı tarafından desteklenmesinin Katar’ın terörü desteklediğinin kanıtı olduğunu ifade etti.

Kaide ve terörle mücadeleden söz eden bütün kanunların bütün ülkelerin buna katılması ve terörün desteklenmemesinden bahsettiğini söyleyen Caferi, Suriye’nin terörle mücadele davetlerinin uluslar arası kanun ve güvenlik konseyi kararlarına dayandığının altını çizdi.

Caferi gazeteciler önünde, geçen Aralık ayında Kuveyt’te düzenlenen sözde Körfez ülkeleri işbirliği konseyi toplantısında yayınlanan sonuç bildirgesini ortaya çıkararak nasıl teröre teşvik ettiğini ve Suriye’de savaşan terör gruplarına yardımcı olmaya çağırdığına dikkat çekti.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu