DÜNYAHABERLER

ABD’nin dış politika sorunları

Amerika yönetiminin 2018 yılında dış politika alanında önemli sorunlarla karşı karşıya geleceği ifade ediliyor.

Amerika Başkanı Donald Trump 2017 yılında iç arenadaki icraatına yönelik hoşnutsuzluğa paralel olarak Kuzey Kore ve İran İslam Cumhuriyeti gibi dış meselelerin üzerinde odaklanmaya ve bu konuları Amerikan halkının gözünde büyütmeye çalıştı.

Ancak buna karşın Trump yönetimi 2017 yılında dış politika alanında da pek başarılı bir performans sergileyemedi ve izlediği politikalar başarılı politikalar olmaktan ziyade sansasyonel politikalara dönüştü.

Aslında Trump yönetiminin izlediği politikaların sansasyonel politikalara dönüşmesinin bir sebebi, Amerikalı elit kesimin, gerçekçilerin ve liberalistlerin Washington’un uluslararası arenada nüfuz kaybına uğradığını fark etmeleridir. Bugün Amerika devletinin Rusya ve Çin’e karşı nüfuz gücü her geçen gün biraz daha geriliyor ve şimdi Amerika dünyanın en üstün gücü olmadığı ve yavaş yavaş kendi yanında bu iki süper gücü de kabul etmesi gerektiği anlaşılıyor.

Bir başka sebep ise Amerika yönetiminin Ortadoğu bölgesine yönelik izlediği ve 2017 yılında sansasyonel politikaya dönüşen politikasıdır.

2018 yılında Amerika’nın dış politikasında bir sancıya dönüşmesi beklenen konu, AB ve Amerika’nın bu birlikle teamül biçimi olacaktır.

Şimdi gelin hep birlikte Amerika’nın 2018 yılında karşılaşacağı en önemli sorunlara kısaca göz atalım.

Aslında Amerika’nın 2018 yılında karşı karşıya geleceği en temel ve en önemli sorun, 2016 ve 2017 yıllarında olduğu gibi Rusya olabilir. Rusya pratikte Suriye krizine ve Ortadoğu bölgesine müdahalede bulunmak ve burada tekfirci IŞİD terör örgütü ve Amerika ve müttefiklerinin besleyerek desteklediği diğer terör örgütlerine karşı savaş açmakla Amerika’nın bu bölgeye yönelik hegemonyasına meydan okudu. Bundan başka Rusya ile Amerika arasında başta Ukrayna olmak üzere Doğu Avrupa bölgesindeki gerginlikler de devam ediyor, öyle ki 2018 yılında Ukrayna’nın Amerika ile Rusya arasında kanlı bir vekalet savaş meydanına dönüşebileceğinden söz ediliyor. Amerika yönetimi 23 Aralık 2017 tarihinde Ukrayna’ya ölümcül askeri silah göndermeyi onayladı. Bu karar ise Rusya ve Ukrayna arasında doğrudan savaş ihtimalini yükseltti. Amerika 2017 yılında Minsk anlaşmasının bir çok maddesini ihlal etti, öyle ki bazı gözlemciler bu anlaşmanın tarih çöplüğüne atıldığını belirtti.

Çin’e gelince bu ülke Amerika yönetimi yirmi yıldır gözardı edemediği bir ülkedir. Amerika’nın 2018 yılı için hazırladığı milli güvenlik belgesinde tam 33 kez Çin’e işaret edildi ki bu da bu bölgenin Amerika’nın stratejik belgelerinde özel önemini ortaya koyuyor.

Fakat Amerika’nın 2018 yılında bu bölgede karşı karşıya geleceği en önemli sorun ise Kuzey Kore sorunudur. Amerika’nın yeni milli güvenlik stratejisini içeren belgede yine Kuzey Kore’ye tam 17 kez işaret ediliyor.

Gerçekte Piyong Yang yönetimi nükleer silah elde eden ve ayrıca geliştirdiği balistik füzeleri ile teoride Amerika topraklarını ve hatta bu ülkenin başkentini hedef alabilecek kapasiteye kavuşmuştur. Üstelik Kuzey Kore liderinin Amerika ile yüz yüze gelmekten de pek kaçınmak istemediği gözleniyor.

2017 yılında ABD Başkanı Trump bir kaç kez ölçüsüz tutum sergileyerek Kuzey Kore yetkilileri ile tartışmaya girdi ve kendince Kuzey Kore’ye ateş kustu ve öfkelendiğinden söz etti, ancak beyaz saray komutanları ve Amerika Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve genelde Amerika’nın hakimiyeti Trump’a Kuzey Kore ile her türlü savaşın geniş çapta insan kaybına yol açacağını anlattı. Trump hatta Kuzey Kore ile nükleer bir savaşa da işaret etti. Ancak Kuzey Kore de Trump’ın ahmakça tutumuna gösterdiği tepkilerde Amerika’nın bu ülkeye yönelik her türlü yanlış hareketi durumunda Amerika topraklarının yakınında bulunan Goam adası Piyong Yang füzelerinin menzili altında bulunduğunu hatırlattı.

Kuzey Kore ayrıca küresel güç üçgeninin bir kenarı olan Çin devletinin desteğinden yararlanıyor. National Interest dergisi hatta Kuzey Kore’nin 2018 yılında Büyük okyanus üzerinde bir nükleer deneme yapabileceğini ve Trump’ın da bu ülkeye göz yumacağını yazdı.

Amerika’nın yeni milli güvenlik stratejisini içeren belgede İran İslam Cumhuriyeti adına da 17 kez değinilmiştir. Gerçi bu belgeden önce Amerika İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı stratejisini içeren bağımsız bir belge de yayımlamıştı. Özetle Amerika bu belgelerde İran İslam Cumhuriyeti’ni uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit gibi tanıtmaya çalışıyor.

Amerika Başkanı Donald Trump 2016 başkanlık seçimleri sırasında düzenlediği seçim kampanyaları sırasında da defalarca dünyanın altı büyük gücünün İran İslam Cumhuriyeti ile vardıkları nükleer anlaşmayı kabul etmediğini ilan etmişti. Trump 2017 yılının sonlarına doğru da İran’ın Bercam nükleer anlaşmasına uyduğunu onaylamayı reddetti ve bu dosyayı kongreye havale ederek topu kongrenin sahasına attı.

İran ise Rusya ve Çin’in yarım yamalak desteğinden yararlanıyor. Ancak Amerika’nın İran’a karşı herhangi bir harekette bulunmasına mani olan esas engelin, İran’ın ABD’nin milli çıkarlarına yönelik tehdit olduğu konusunda ikna olmayan Amerikan kamuoyu olduğu anlaşılıyor.

2017 yılı Suriye için kader belirleyici bir yıl oldu. Suriye yönetimi 2017 yılında askeri, güvenlik ve siyasi olmak üzere üç sahada çok iyi zaferler elde etti, gerçi bu zaferler Amerika’nın hoşuna giden zaferler olmadı.

Amerika yönetimi 2017 yılında Suriye’de başta IŞİD olmak üzere, tekfirci terör örgütlerini ve Suriyeli silahlı muhalifleri askeri ve siyasi açılardan desteklemeye devam etti.

Öte yandan BM Suriye özel temsilcisi Stefan De Mistura’nın Suriye’de barış sağlamak üzere yürüttüğü müzakereler Amerika ve müttefiki Arabistan’ın sabotajları yüzünden asla iyi sonuçlara ulaşamadı ve De Mistura 2017 yılının dosyasını diplomatik hayatının en başarısız yıllarından biri olarak kapattı. De Mistura Cenevre’de Suriyeli tarafların 8 tur müzakerelerine öncülük ve başkanlık etti, fakat sonunda BM güvenlik konseyine sunduğu raporda Suriye’de barış müzakereleri için altın fırsatı kaybetme tabirini kullandı. Şimdi De Mistura’nın 9. Tur müzakereler için Ocak 2018’de düğmeye basması bekleniyor, fakat bu yeni turun da büyük ihtimalle başarısız olacağı anlaşılıyor.

Amerika Başkanı Donald Trump 2017’nin son günlerine doğru Kudüs’ü çakma rejim İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ilan ederek pratikte Filistinlilerle siyonist rejim arasındaki münakaşada arabuluculuk iddiasını bile temelden çökertti. Bir başka ifade ile bundan böyle Trump’ın Amerika’da başkanlığının sonuna kadar Washington’un Filistinlilerle siyonistlerin arasında sözde barış için ileri süreceği her türlü iddia veya plan Filistinli taraf açısından asla kabul edilmeyeceği anlaşılıyor. Bu yüzden Trump’ın başkanlık döneminde Filistin – İsrail münakaşasında arabuluculuk rolünü AB ve Rusya üstlenebileceğinden söz ediliyor.

Afganistan’a gelince, bu ülkede savaşın başladığı günün üzerinden 16 yıl geçtiği ve 17. Yıla girildiği bir sırada ABD Başkanı Donald Trump Afganistan’la ilgili stratejisini açıkladı. Ancak Amerika’nın son yıllarda Afganistan’a yönelik izlediği başarısız tutumunda 2018 yılında herhangi bir gelişme ve değişiklik yaşanması pek beklenmiyor. Bu konuda tek farklılık, Suriye ve Irak’ta bozguna uğrayan tekfirci IŞİD terör örgütünün Afganistan’da daha güçlü bir varlık sergileme ihtimalidir. Buna göre muhtemelen 2018 yılında binlerce Taliban ve IŞİD üyesi ABD’nin Afganistan’da düzenleyeceği hava akınlarında ölecek ve bu arada bir çok Afgan sivil de ABD İHA’larının düzenlediği hava akınlarının kurbanı olacaktır.

Öte yandan 2018 yılında Amerikalı askeri müsteşarlara daha düşük düzeylerde Afgan güçlerine eşlik etme izni verildiğinden yeni yılda Amerikalı askerlerin kayıp sayısı 2017 yılına oranla artması bekleniyor. Bu durumda Trump Amerika kamuoyunun ciddi eleştirilerine de hazırlıklı olması gerekiyor.

Bu arada Amerika savunma Bakanı James Matis’in Pakistan’a terörle mücadele çerçevesinde yapılan milyonlarca dolarlık yardımın kesilmesi konusunda ikna olacağı anlaşılıyor. Nitekim Pakistan yönetimi de Amerika’nın bu bölgeye yönelik stratejisi Hindistan ile işbirliğini geliştirmek olduğu düşüncesinden hareketle Afganistan Taliban’ı veya Hakkani örgütüne karşı hiç bir harekette bulunmayacağı tahmin ediliyor.

Genel bir değerlendirmede, dünya 2018 yılında Amerika’da Trump beyaz sarayda oturduğu için huzursuz ve güvensiz bir yılı yaşayacağı anlaşılıyor. Gerçekte Trump’ın dış politika arenasında stratejisi ve politikaları korku ve dehşet saçma stratejisidir. Görünen o ki Amerika hakimiyeti popülist ve ahmak Başkan senaryosunu Trump’a oynatarak dünyaya Amerika’nın her ne pahasına olursa olsun gözardı edilmemesi gerektiğini ispat etmek istiyor. Zira bu şer Başkan ve ahmak adam, her an dünyanın bir yerinde milyonlarca insanı perişan edebilir ve yine iktisadi ve siyasi şom çıkarları uğruna binlerce insanın canına kıyabilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu