DÜNYASuriye

Arap Birliği’nin Suriye’de Şiddetteki Rolü

Arap Birliği’nin yaptırımlarının neden Filistin’de olanlar hakkında eyleme geçmeyi hiçbir zaman başaramadığını ve neden halklarının iradesine aykırı bir şekilde İsrail büyükelçiliklerine ev sahipliği yapan ülkelerin Arap Birliği üyeliğini askıya alma sözünü hiçbir zaman tutmadığını soruyor.”

Beşar Esad önceden Arap Birliği’nin hiçbir sorununun olmadığı biriydi. Peki, şimdi bu politika değişikliği nereden kaynaklanıyor?

Doktora derecelerine ve hükümette geçen yıllara rağmen, Birlik Arapları geleneksel seçkinci hastalıktan muzdarip gibi görünüyorlar: “Dediğimi yap, yaptığımı yapma.” Bazı üye devletleri yöneten monarşiler, her ne kadar iyi giyimli olsalar da, hırsızdan başka bir şey değildirler, fakat tarihsel olarak kendilerini, kendi halklarını soymakla sınırlamışlardır.

Birkaç hafta önce Atlanta’ya gelen Faslı bir ziyaretçim, Faslıların komünistleri desteklememe tutumunu izah etti. “Neden komünist bir devrim için bunca tehlikeye girip sonra komünistler tarafından soyulalım ki? Bunun yerine bu karmaşadan, şimdiki soyguncularımızı yerinde tutarak kaçınabiliriz.” Zihin açıcı bir itiraftı bu.

Dolu ceplerin içerideki muhalefete silah tedarik etmesi, deniz ötesi varlıklarına el konulması, ailelerin araç bombalamalarına kurban gitmesi ve üniversitelere havan topu atılmasıyla rejim değişikliği kapılarına geldiği zaman, buna izin verdikleri günden ötürü pişmanlık duyacaklar. Burada yaptıkları şey tam olarak bu. Son derece sorumsuz bir davranış.   Batı ve NATO da buradan cezasız kalarak çıkmayacaklar. Bu ahmaklar CIA ve Suudi Arabistan’ın Mücahitleri Sovyetlerle savaşmak için Afganistan’a getirerek yaptıkları devasa hataları tekrar ediyorlar; o zaman açılan Pandora’nın kutusunun bedelini bugün hâlâ pahalı bir biçimde ödüyoruz.Hiç kimse bu fiyasko için sorumlu tutulmadığı için, öyle görünüyor ki kimse bunu tekrar etmekten korkmuyor.

Esad’a ne olursa olsun, görevi bıraksa bile, laik Suriyeliler, İhvan, Selefiler vs. arasında hemen bir iç savaş doğacak, Suriye halkının kâbusu devam edecektir. Şu an o kadar çılgınca bir durum içindeyiz ki, İsrailli ve Amerikalı eğiticiler, kendi Dışişleri Bakanlığımızın “muhalefetin El Kaide kolu” olarak gördüğü şeyi destekliyor. Burada, VT’de söylemeyi sevdiğimiz gibi: “Bu zırvana kimseyi inandıramazsın.”

Arap Birliği’nin Rolls Royce’unu uçuruma sürdüğünü düşünen tek kişi ben değilim. Kısa süre önce Franklin Lamb şunları yazdı: “Bazı Arap Birliği analistleri 2020 itibariyle Arap Birliği’nden geriye pek bir şey kalmayacağını iddia ediyor.  Şu aralar Capitol Hill’de dolanan bir espri var: “İlk önce kim patlayacak, Arap Birliği mi yoksa onun efendisi olan Filistin’deki Siyonist işgalciler mi?’ Cevap: ‘Tahmin etmesi zor’.”

Lamb şunları ekledi: “Pek çok kişi, üyelerinden memnun Arap Birliği’nin yaptırımlarının neden Filistin’de olanlar hakkında eyleme geçmeyi hiçbir zaman başaramadığını ve neden halklarının iradesine aykırı bir şekilde İsrail büyükelçiliklerine ev sahipliği yapan ülkelerin Arap Birliği üyeliğini askıya alma sözünü hiçbir zaman tutmadığını soruyor.”

Amerika’nın ve Batı’nın sadece yüksek teknolojili silahlar yoluyla değil, aynı zamanda yaptırımlar ve banka şantajları yoluyla sürdürdüğü savaş politikası, geçmişte olmayan yeni düşmanlar yaratıyor. Emperyalizm, “çıkarları” korumanın ince örtüsünün altında yürüyor.

Fakat bu diğer ülkelerin Meksika uyuşturucu kartellerine gelişkin silahlar sattığını ve eğitim sağladığını görmüyorum. “Çıkarlarını korumak” amacıyla bombaları ve füzeleri için Karayiplerde ileri üsler kurduğunu görmüyorum. Hayır… Bunu sadece hür dünyanın lideri yapıyor ve kendi halkını, çok tehlikeli bir mali durum içinde yoksullaştırıyor.

Amerika’nın, uzun bir savaş suçları sicili olmasına rağmen İsrail ordusunu finanse etmesi, bizi yasal olarak ülke düzeyinde suç ortağı kılıyor. Çifte pasaport sahibi Amerikalı-Yahudi yerleşimcileri Batı Şeria’da terörizmi destekledikleri için tutuklamamak ise daha da büyük bir suç. Bush, “nerede olurlarsa olsunlar bütün teröristleri avlayacağız” demişti, fakat bu örnekte, onlar Amerika’ya geldiklerinde “evinize hoş geldiniz” diyoruz.Şirket medyamız, bir işgal ordusunun medyasından bekleyeceğiniz türden yayınlar yapmaya devam ediyor. Leke temizlenmeyecektir, fakat suç sahnesine sıçratılan, bizim kanımız ve servetimiz olacaktır.

Pek çok yerde devrime ihtiyaç var, yönetimi devralıp bir şeyleri iyileştirecek türden değil, hayatta kalmamızı sağlayacak türden bir devrime. Birçok insanın çok geç olmadan bunu anlayamayacak kadar ahmak olmasından endişe ediyorum. Bugün buna dair bir ipucu okudum; Kongre’nin İç Güvenlik’in devasa cephane ve zırhlı araç alımlarıyla ilgili soruşturmaları ihmal ediliyor…. Çok kötü ve tehlikeli bir işaret.

Halk tarafından, halk için yönetim? Eğer bazı Amerikalılar hâlâ çok fazla çizgi roman okuduklarını düşünüyorlarsa, İç Güvenlik’le herhangi bir konuda irtibata geçmeyi deneyebilirler. Kamu hizmeti konusundaki tutumlarını hemen anlayacaklardır. Çok sık olarak bu tutum, hakir görmedir.

Şimdi, dağılma halindeki İç Güvenlik’i masaya koyma zamanı. Evet, bu teşkilat, bizzat kendisinin bir ulusal güvenlik tehdidi haline gelmesi anlamında bir Frankenstein’e dönüşmüştür. Bu teşkilat, 2700 adet yeni ve en gelişkin zırhlı aracıyla, bir işgal ordusu gibi hareket ediyor ve öyle olmaya hazırlanıyor.

Bugün Suriyeli muhalefet savaşçılarının, yanlarında bulunan belki dokuz yaşlarında bir çocuğun bir esirin kafasını kestirdikleri bir fotoğraflarını buldum. Bu bana, bir askerin vuruş anında çektirdiği fotoğrafla o savaşın posteri haline geldiği, ünlü İspanya iç savaşına ait fotoğrafı hatırlattı. Bu çocuk da muhtemelen böyle bir üne aday olacaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu