DÜNYAİNSAN HAKLARIMEDYA ANALİZSuriye

Beşşar Esad:En Önemli Zafer Terör ve Terör Düşüncesini Bertaraf Etmektir

Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad Ekim Kurtuluş Savaşının 40. Yıldönümü münasebetiyle Teşrin Gazetesine yaptığı röportajında Ekim savaşında en önemli şeyin; 1967 savaşından sonra Arapların akıllarında ekilen korku ve evhamların yıkılıp Arap iradesi ve aklının zafer kazanması olduğunu belirtti.

El-Esad; Suriye halkının kahraman mücadelesi ve silahlı kuvvetleri kucaklamasıyla Ekim savaşı ve zaferini yarattığını vurguladı.

Günümüzde ilk ve en büyük zaferin terör ve teröristlerle birlikte tekfirci ve terör mantığını bertaraf etmek olduğunu ifade eden el-Esad; ayrıca Suriye’yi yıkma amacıyla yabancı devletlerin hazırlayıp hayata geçirilmesinde kimi bölge devletlerinin katkıda bulundukları planları çökertmek olduğunu belirtti.

İhanet 40 Yıl Önce Tesettürlüydü, Fakat Günümüzde Aleni ve Bir Seçenek Haline Geldi

Ekim kurtuluş savaşından sonra nelerin değiştiği ve Suriye’nin günümüz koşularına ilişkin soruya cevabında el-Esad; bu süreç içinde tüm koşulların ve nesillerin değiştiğini söyledi.

El-Esad o süreç içinde Arap ülkelerinin genelinin askeri ve ideolojik tüm yanlarıyla birlik içinde olduklarını, ortak bir düşmana karşı saf birliğinde olduklarını söyledi.

Günümüzde ise bu devletlerin Suriye’ye karşı birleştiklerine işaret eden el-Esad; Ekim savaşında Suriye ve Mısır ordularının İsrail’e karşı savaştıklarını ifade etti. İlginç bir tesadüfle günümüzde Suriye ve Mısır ordularının yine ortak bir düşmana karşı savaştığına işaret eden el-Esad, fakat bu düşmanın bu kez İsrail değil, Arapları ve tüm Müslümanları hedef alan radikal İslamcı terör olduğuna dikkat çekti.

Sözlerine devam eden el-Esad; 40 yıl öncesinde ihanet ve düşmanla işbirliğinin tesettürlü olduğuna işaret ederken, günümüzde ise bunların kimi Arap şahıslar, hükümetler ve devletler için aleni olduğuna ve bir seçenek olarak görüldüğüne dikkat çekti.

Bu süreç içinde değişen bir başka faktörün ise kimlik faktörü olduğuna vurgu yapan el-Esad; o zamanlarda Arap kimliğinin daha sağlam ve net olduğunu söyledi. El-Esad günümüzde ise bu kimliğin Batıya yönelme, Batı önünde eğilme, mantık ve muhakeme olmaksızın Batı hayranlığı ile parçalandığını belirtti. Aynı zamanda radikallik, bağnazlık ve tekfircilik arasında dağıldığını ifade eden el-Esad; her şeye rağmen bir çok olumlu noktanın da mevcut olduğunu belirtti.

Son süreç içinde Arap ulusunda yaşanan gelişmeler ışığında Arapların arasında ulusalcı ve milli bir bilincin uyandığına vurgu yapan el-Esad; mevcut krizin de bu uyanışı olumlu etkilediğini söyledi.

Zafer Kavramı Daha Geniştir

Günümüzde Ekim Zaferinin tekrarlanma ihtimaline ilişkin soruya cevabında el-Esad; Ekim savaşında ve günümüzde teröre karşı yürütülen savaşta genelde herkesin askeri zaferlerden söz ettiklerine dikkat çekti. El-Esad zafer kavramının; ordunun birkaç metre ilerlemesi yada gerilemesi veya başka bir değimle sadece askeri kazanımlardan ibaret olmadığının altını çizdi.

Sözlerine devam eden el-Esad; Ekim Savaşında en önemli zaferin, Arap iradesi ve aklının üstün gelme zaferi olduğunun altını çizerken, Arapların o süreç içinde çıkarlarını doğru bir şekilde tespit ettiklerine ve saflarını birleştirdiklerine dikkat çekti.

1967 savaşında yaşanan yenilgiden sonra düşman ordusunun ‘yenilmez bir ordu’ olduğu evhamlarıyla birlikte bu yöndeki korku ve endişeleri alt edip yok etmenin en büyük ve en önemli zafer olduğunu belirten el-Esad; birlik ve beraberliğin öneminin ortaya çıktığına işaret etti.

Sözlerine devam eden el-Esad; günümüzde de bir savaşın yaşanmasıyla şayet zafer isteniyorsa bazı şeylerin idrak edilmesi gerektiğini belirtti. El-Esad ordunun terör gruplarına karşı önemli ilerlemeler ve zaferler kazandığının doğru olduğunu, fakat büyük zafer için her şeyden önce Suriyelilerin kendi çıkarlarını belirleyip saflarını birleştirmeleri gerektiğini ifade etti. Siyasi anlaşmazlıklar ile vatan konusundaki anlaşmazlıkları bir birinden ayırt etmenin gerektiğini belirten el-Esad; vatan konusunda anlaşmazlığın söz konusu olmaması gerektiğine işaret etti.

Cumhurbaşkanı el-Esad; her şeyden önce Suriyelilerin bir kısmı yurtiçinden, geriye kalan büyük kısmının da dışarıdan gelen teröre karşı birlik beraberlik içinde olmanın büyük bir önem taşıdığını vurguladı. El-Esad bu durumda vatan için en büyük tehlikeyi teşkil eden teröre karşı silahlı kuvvetlerimizin daha büyük ve daha hızlı zaferler elde edebileceğine dikkat çekti.

Dolayısıyla günümüzde Ekim savaşında sağlanan zaferin tekrar sağlanabileceğini belirten el-Esad; bu süreç içinde en büyük ve en önemli zaferin terör ve teröristlerle birlikte terör düşüncesini bertaraf etmek olduğunun altını çizdi. El-Esad böylelikle Suriye’yi yıkma amacıyla kimi dış yabancı devletlerin hazırladığı ve bir kısım bölge devletlerinin hayata geçirilmesine katkı sağladığı planları çökertmenin mümkün olacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanı el-Esad; bu zaferi gerçekleştirmenin gayet mümkün olmasıyla herkesin buna inanması önemine işaret etti.

Muhtelif Düzeylerde Herkes Sorumludur

Ekim savaşında halk, ordu ve tüm devletin tek bir düşmana karşı birlik içinde olduğu ve günümüzde ise kimilerinin bu bağlamdaki seçeneklerini değiştirmelerinden kimin sorumlu olduğuna ilişkin soruya cevabında el-Esad; ulusal düzeyde bir aksama yada arızanın olmasında herkesin muhtelif düzeylerde sorumluluk taşıdığını belirtti.

El-Esad; sorumluluğun birinci dereceden hükümete düştüğünü, ardından siyasi partilere, sivil toplum kurumları ve muhtelif özel kurumlara, daha sonrada bulunduğu her konumda fertlere düştüğünü söyledi.

Suriye’nin tanık olduğu durumlarda dış faktörlerin bir kenara koyulmasıyla Suriye’nin içinde de kiralık, tekfirci, suçlu ve hainlerin de bulunduğuna dikkat çeken el-Esad; bunun sorumluluğunun da toplu olarak herkese düştüğünü ifade etti.

Bu koşullar içinde Suriye’de bir ahlak krizinin olduğunu söylemenin mümkün olduğunu ifade eden el-Esad; bunun da objektif nedenlerinin yanı sıra dış nedenlerinin de inkar edilemez olduğunu belirtti. El-Esad sosyal anlamda tüm yönleriyle Suriyelilerin ılıman ve hoşgörü düşünce tarihini pekiştirmede çabaların yetersiz kaldığına işaret ederken, Suriye’nin asırlardan beri sahip olduğu bu özelliğini birkaç yılda kaybetmemenin önemine vurgu yaptı. El-Esad bunun sorumluğunun da üstlenilmesi gerektiğini söyledi.

Dış faktörler konusunda ise el-Esad uydu kanalları ve internetin gençleri Suriye’deki resmi ve sivil toplum kurumlarından daha fazla etkilediğine işaret ederken; “dolayısıyla ülkenin yaşadığı bu krizin sorumluluğunun bir parçası bize düşmektedir..” şeklinde konuştu.

Her şeye rağmen yaşanan deneğimin oldukça katı ve acı verici olmasına rağmen Suriye toplumu açısından önemli ve faydalı olduğunu belirten el-Esad; zamanı geri getirmenin mümkün olmamasıyla günümüzde asıl önemli olanın bu deneğimden ders alıp faydalanmak olduğunu ifade etti.

El-Esad daha önce halledilmeyen meselelerin derhal ve hatta krizin sona ermesinden önce bile halledilmesi gerektiğini belirtirken, Ortadoğu Bölgesinin tarih boyunca kriz bölgesi olduğuna da dikkat çekti.

Suriye’nin kimyasal silahları mukabilinde krize siyasi çözüm mübadelesi yapıldığı yönündeki söylemler konusunda el-Esad; Rusya’nın bulunduğu girişimin, ABD’nin Suriye’ye askeri saldırı tehditleriyle bir ilgisi olmadığının altını bir kez daha çizdi.

El-Esad; Suriye’nin bu karardan önce Uluslar arası Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütüne katıldığına dikkat çekti. Rusya’nın Suriye’deki kimyasal silahlarla ilgili girişiminin ana bölümünün Suriye iradesinde olduğunu ifade eden el-Esad; dolayısıyla durumun, güvenlik konseyinin kararıyla değil, Suriye’nin iradesiyle bağlantılı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı el-Esad; doğal olarak Suriye’nin, kimyasal silahlarını yok etme iradesine sahip olduğunu vurgularken, 2003 yılında Ortadoğu’nun her türlü kitle imha silahlarından arındırılması için ilk girişimde bulunan ülke olduğunu hatırlattı.

Rusya’nın sunduğu önerinin Suriye ile koordinasyon sonucunda varılan bir öneri olduğuna dikkat çeken el-Esad; Suriye’nin, bölgenin her türlü kitle imha silahlarından arındırılması amacıyla Birleşmiş Milletlere sunduğu önerinin ABD tarafından aksatılması ardından bugün yeninden sunulması ve gerçekleştirilmesi için fırsat yakaladığını belirtti.

Sözlerine devam eden el-Esad; bu girişimi sunan Rusya’nın G-20 zirvesine yalnız girip yalnız çıkması beklendiğine işaret ederek, Rusya’nın zirveye yalnız girdiğini fakat katılımcı devletlerin çoğunluğuyla görüş birliğinde çıktığını, ABD’nin ise zirveden yalnız ayrıldığına dikkat çekti.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu