DÜNYAİNSAN HAKLARISuriye

Cenevre 2 Konferansı’ndaki Suriye heyeti başkanı’nın konuşmasının geniş özeti yayınlandı

Suriye’deki krizin siyasi çözümü amaçlı olarak Cenevre II Konferansı bu sabah İsviçre’nin Cenevre Kentinde Başbakan Yardımcısı Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Velid el Muallim başkanlığındaki Suriye resmi heyetinin katılımıyla çalışmalarına başladı.

Konferansın açılış oturumunda Suriye Arap Cumhuriyeti adına konuşan heyet başkanı Muallim; Suriye’nin yedi bin yıldan fazla bir medeni tarihe sahip olduğuna işaret ederek; Arap ve yabancı kimi devletlerin bu devleti terör, yıkım ve öldürme eylemleriyle Orta Çağa döndürmeye çalıştıklarını ifade etti.

Suriye heyetinin beraberinde Suriye halkının acılarını ve gözyaşlarını taşıdığına işaret eden Muallim; Suriye halkının terör çeteleri ve arkalarında duran devletler tarafından maruz kaldığı ölüm, yıkım, kaçırma, işkence, tecavüz, sabotaj eylemlerine dikkat çekti. Muallim Suriye halkının kadını, çocuğu, yaşlısı, din adamı, işçisi, emekçisi, tüm bileşenleri ve kesimleriyle büyük acılara tanık olduklarının altını çizdi.

Okullara giden çocukların okulları ve araçlarıyla hedef alındıklarını belirten Muallim terör çetelerinin efendilerinin direktifleri ve talimatlarıyla vahşet ve yıkımlarında hiçbir sınır tanımadıklarına vurgu yaptı.

Sözlerine devam eden Muallim; Suriye ve halkına yönelik savaşın tüm boyutlarına dikkat çekerken ekonomik, medya, politik, sosyal, hizmet, altyapı ve her yönü kapsadığına vurgu yaparken, gerçekleri çarpıtma ve kamuoyunu aldatmada kullanılan yöntemlere işaret etti.

Muallim konferansa katılan heyetin Suriye devletini, halkını, hükümetini, kurumlarını, ordusunu ve Cumhurbaşkanı Beşşar el Esad’ı temsil ettiğinin altını çizerken bunun herkesin kabul ettiği bir gerçek olduğuna vurgu yaptı.

Sözlerine devam eden Muallim; ellerini Suriyelilerin kanlarına bulanan ve Suriye’de halka karşı teröristleri destekleyen kimi devlet yetkililerin konferans salonunda yer almalarının esef verici olduğunu belirtti.

Bu devletlerin Suriye’de teröre her türlü desteği temin ettiklerini, meşruluğu kendisince bir taraftan alıp başka bir tarafa keyfi olarak dağıttıklarına dikkat çeken Muallim, demokrasi ve ahlak dersleri vermeye çalışan bu devletlerin kendi gerçeklerini görmezden geldiklerine vurgu yaptı. Muallim söz konusu devletlerin kendi keyiflerine göre meşrulaştırdığını, helal ve haram fetvaları verdiklerini ifade etti.

Muallim aynı devletlerin krizin başından beri Suriye’ye demokrasi, insan hakları ve daha benzeri konularda ders vermeye çalışmalarıyla daha sonra maskelerinin düştüğünü ve gerçek yüzlerinin tüm çirkinliği ve vahşetiyle ortaya çıktığını belirtti.

Maskeleri düşen bu devletlerin Suriye’de teröre her türlü desteklerine örtü olarak Suriye’deki kirli eylemlerini ‘Suriye halkının ideallerini gerçekleştirecek Suriye devrimi’ adını verdiklerine dikkat çeken Muallim; hangi devrimin Türk, Çeçen, Fransız, İngiliz, Suudi, Afgan ve daha dünyanın bir çok ülkesinden gelen teröristlerle Suriye halkının ideallerini gerçekleştireceği sorusunu vurguladı. Muallim tüm devletlerin yıkım ve ölümden başka bir amaçları olmadığı gibi edatları olan terör çeteleri ve elebaşların ise tekfirci ideolojiye sahip olan ve gerçek İslam diniyle hiçbir ilgisi olmayan radikal bir devlet kurmaktan başka hiçbir amaçlarının olmadığını ifade etti.

Suriye’de hamilelerin karınlarının deşildiğini ve embriyoların parçalandığını, anne babalarının çocuklarının önünde kesildiğini, çocuk kadın kızlara tecavüz edildiğini, insanların parçalanıp iç organlarının yenildiğini ve daha anlatılamayacak bir dizi vahşetin işlendiğine dikkat çeken Muallim, tüm bunların ‘Suriye halkının ideallerini’ gerçekleştirme iddiasıyla din adına yapıldığına dikkat çekti. Muallim tüm bunların dünyanın her yerinden gelen tekfirci ve kiralık azılı radikaller tarafından soğuk kanlılıkla işlendiğini sözlerine ekledi.

Heyet başkanı Muallim tüm bu vahşetlerin ‘Suriye devrimi’ adı altında işlendiğine vurgu yaparken, masum sivil insanların ideolojileri, düşünceleri, siyasi ve dini eğilimleri sorulmadan bombalı terör eylemleriyle gaddarca öldürüldüklerine dikkat çekti.

Kadınların çarpıtılmış fetvalarla alınıp satıldıklarını ve ırzlarına geçildiğini, çocukların okullarında öldürüldüklerini, tarihi eser ve mirasın yanı sıra Suriye halkının doğal zenginlikleri ve ekmeğinin yağmalanıp komşu ülkelerde satıldığına vurgu yapan Muallim; tüm bunların yine ‘Suriye devrimi’ ve Suriye halkının ‘ideallerini’ gerçekleştirme iddiası altında yapıldıklarına vurgu yaptı.

Muallim tekfirci terör çetelerinin ‘cihat nikahı’ fetvalarına işaret ederken, bu tekfircilerin Suriye’de Müslüman ve Hıristiyan ibadet yerleri ve din adamlarına saldırılarına da işaret etti.

Tekfirci teröristlerin tüm bu vahşetlerini dışarıdan aldıkları destek ve yönlendirmelerle yaptıklarının herkes tarafından bilindiğini vurgulayan Muallim; Suriye halkının maruz kaldıkları muhtelif yönlü sistematik terörün gerçeğini tüm çıplaklığı ile idrak ettiklerini ifade etti.

Muallim; teröristlerin girdikleri ve terör estirdikleri bir çok bölgede kimi Suriyelilerin terör çetelerinin iddia ettikleri ‘demokrasi, insan hakları ve yönetimden kurtarma’ söylemlerinin gerçeğini gayet iyi bir şekilde bilmeleriyle onların eline düşmemek için kendilerini ve tüm ailelerini öldürdüklerine dikkat çekti.

İnsan kılığında olan bu hayvanların eline düşmemek için kendi ailesini kendi elleriyle öldüren bu babaların durumunun düşünülmesi bile zor bir durum olduğuna vurgu yapan Muallim; tüm bu vahşet ve acı dolu durumlar içinde Suriye halkının haklarını savunduklarını, halk devrimini desteklediklerini iddia edenlerin niyetlerinin ne odluğunun gayet açık ve net bir hale geldiğini belirtti.

Muallim kimi komşu devletlerin yanı sıra Arap ve Batılı kimi devletlerin desteği olmadan Suriye’de insanlık tarihinin yüz karası olan tüm bu vahşetlerin işlenmesinin mümkün olmadığının altını çizdi.

Sözlerine devam eden Muallim Türkiye’deki Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Suriye’de yaşanan insanlık dışı terördeki temel rolüne dikkat çekerken, bu rol olmaksızın tüm bu vahşetin işlenmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

Muallim Erdoğan hükümetinin Suriye’ye hazırladığı zehir kadehini tatmaya başladığını ifade ederken, terörün dini olmadığı gibi kimseye de vefalı kalmadığını söyledi.

Erdoğan hükümetinin ‘komşularla sıfır sorun politikası’ iddia ettiği bir zamanda Türkiye’nin komşuları, uluslar arası politika ve güvenirliğinde sıfır elde ettiğini söyleyen Muallim; Türkiye hükümetinin tüm bu başarısızlığına rağmen Libya’dan Tunus’a Irak ve Suriye’ye kadar terör, fesat ve hayalperest politikasını sürdürmeye ısrarlı olduğuna dikkat çekti.

Türkiye hükümetinin bu tutumlarının mantık dilinde ‘aptallık’ olarak nitelendirildiğini belirten Muallim; tarihten ders almayanların günümüz ve gelecekte kaybedeceklerini ifade etti. Muallim bu bağlamda; “tarihten, komşunun evinde ateşlerin yükseldiği bir zamanda senin güven içinde kalmanın imkansız olduğunu öğrenmen gerekiyor..” dedi.

Sözlerine devam eden Muallim; Suriye’ye komşu kimi devletlerin Suriye’de ateşi alevlendirerek 83’ten fazla devletten tekfirci ve kiralık teröristleri seferber ettiklerini ve onlara her türlü desteği temin ettiklerini vurguladı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu