DÜNYAHABERLERORTADOĞU

DAEŞ teröristleri, 2014 yılından beri Irak ve Suriye’de en az 71 kez kimyasal kullandı

İran İslam cumhuriyetinin Lahey’deki kimyasal silahları yasaklama örgütündeki temsilcisi Ali Rıza Cehangiri Salı günü yaptığı açıklamada, DAEŞ ile CephetünNusra yeni adıyla Fethi Şam selefi tekfirci terör örgütlerine kimyasal silah hammaddesi, üretim teknolojisi ve silahlarını veren ülkelerin bundan sorumlu olduklarını, sivil masum halkın kimyasal silahlarla katliamının suç ortağı olduklarını söyledi. Kimyasal silahları yasaklama örgütünün başkanı Ahmed üzümcü yaptığı açıklamada, Irak ve Suriye’de elde edilen örneklerin analiz edilmesi sonucu, bu silahların büyük bir ihtimalle DAEŞ tarafından İmal edildiğini söyledi. Bir çok haber kaynaklarının bildirdiklerine göre, Selefi Vahhabi DAEŞ tekfirci terör örgütü 2014 yılından beri Irak ve Suriye’de en az 71 kez kimyasal kullanmıştır. Ancak Batılı ve gerici Arap rejimleriyle AKP hükümeti DAEŞ ve diğer tekfirci terör örgütlerini temize çıkarmak ve hedef saptırmak için Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığını iddia etmektedirler. Suriye dış işleri bakanı yardımcısı Faysel Mikdad pazartesi günü yaptığı açıklamada, bazı batılı güçler ve medya guruplarının hiçbir belge göstermeden Suriye ordusunun Kimyasal silahlar kullandığını iddia ettiklerini söyledi. DAEŞ ile Cephetünnusra ve diğer tekfirci terör örgütleri Irak ve Suriye’de saldırılarını başlattıkları günden beri batılı ve bazı monarşi Arap rejimlerinin askeri, silah ve lojistik desteğini kazanıp beslendiler. Söz konusu tekfirci terör örgütleri Türkiye topraklarını da insan gücü ve lojistik ve örgütlenme merkezi olarak kullandılar. Türkiye’deki bazı milletvekilleri ve medya gurupları da belgesel ve görüntülü olarak Türkiye’den Tırlarca kimyasal hammaddelerin gübre örtüsü altında Suriye’ye taşınıp, Suriye ile ortak sınır boyunca varlık sürdüren DAEŞ ve Nusra Cephesinin eline geçtiğini bildirdiler. Özellikle Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkin, geçen Mayıs ayında DAEŞ’e patlayıcı üretiminde kullanılan maddeler sevk eden Türk şirketlerinin adlarını açıkladı. Türk şirketleri tarafından IŞİD’e sevk edilen kimyasal maddeler arasında alüminyum tozu, amonyum nitrat, granül karbamit ve hidrojen peroksit bulunduğunu ifade etti. Çurkin, Türkiye’den Suriye’ye yapılan amonyum nitrat sevkiyatının 7 kat arttığına da dikkat çekti. Rus diplomat, DAEŞ’in Ortadoğu’daki uzmanları tarafından üretilen el yapımı patlayıcıların imalinde Amerika yapımı Microchip Technology firmasına ait ‘mikrokontrolör’, İsviçreli ST Microelectronics şirketi tarafından üretilen ‘transistör’ ve Nokia 105 RM-908 tipi cep telefonların kullanıldığını da vurguladı. Batılı güçler ve bölgesel işbirlikçisi güçler tekfirci teröristleri, özellikle DAEŞ ve Nusra Cephesini kimyasal silah üretme teknolojisi, anti Tank füzeleri ve diğer gelişmiş silahlarla donatmış bulunuyorlar. Batılı ülkelerde eğitim gören kimyacı ve fizik uzmanlarıyla elektronik uzmanları da DAEŞ ve Nusra Cephesine katılıp görevlendirilerek bu terör örgütlerine yeni silah ve patlayıcı ve kimyasal silah elde etme ve kullanma imkanı sağladılar. Bu nedenle Amerika ve Avrupa ülkeleri Irak ve Suriye’deki katliamların suç ortakları olarak hesap vermelidirler. Amerika liderliğindeki koalisyon güçleri DAEŞ ve Nusra Cephesi’nin imhasına hiçbir ciddi katkıda bulunmadılar. Bu tekfirci terör örgütleri sürekli Batılı güçler ile Suriye komşusu bazı ülkeler ve Suudi Krallık rejimi ve Katar ile birleşik Arap emirlikleri gibi Amerika işbirlikçisi rejimler tarafından silahlandırılıp takviye edilmektedirler. Tekfirci teröristler, Kitle imha silahlarıyla donatılarak Sadece Irak ve Suriye halkı ve güvenlik güçlerini değil, diğer bölge ülkeleri ve dünya toplumunu da tehdit etmektedirler. Batılı güçler bir taraftan İnsan haklarını savunduklarını iddia ederek, diğer taraftan terörizmi kendi çıkarları ve işgalci karanlık emelleri doğrultusunda kullanmaktadırlar. Irkçı İsrail rejimi de DAEŞ ve Nusra Cephesi başta olmak üzere terör örgütlerini Suriye sahasında ve Lübnan’a karşı kullanmaktadır. Özellikle tekfirci terör örgütleri Filistin direniş teşkilatlarına ve Lübnan İslami direniş hareketi Hizbullah’a karşı askeri ve istihbarat işbirliğini sürdürmektedirler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu