DÜNYAİNSAN HAKLARIMEDYA ANALİZSon DakikaSuriye

Suriye’den kaçan Tunus’lu teröristten müthiş itiraflar

Suriye’de teröristlerin yanında savaşmak için getirilen kiralıklardan biri olan Abu Kusay lakaplı Tunuslu terörist, Suriye’de cereyan edenin ne “devrim” ne de dava için bir savaş olmadığını bilakis ülkelerimizi kendi ellerimizle yıkma ve bizim hiçbir yararı olmadığı uluslar arası bir oyun olduğunu belirtti.

Tunuslu bir televizyon kanalının kendisiyle yaptığı görüşmede terörist Abu Kusay, çoğunluğu Suriye vatandaşı olmayan Suriye’deki silahlı grupların çok sayıda öldürme yanı sıra aralarında camilerin kasıtlı bir şekilde yıkılmasının bulunduğu yıkım suçlarının işlendiğini duvarlara Suriye hükümetini teyit eden ve Suriye Arap Ordusunun ibadet yerlerini hedef aldığını lanse edip itham etmek için İslam’ı kötüleyen ibareler yazdıklarını söyledi.

Terörist Abu Kusay, “özgür ordu”ya katılmayı reddeden veya emirlerine karşı gelen çok sayıda Suriyeliye işkence yaptıklarını bunlardan birinin Homs’ta bir Suriyelinin elektronik matkap kullanılarak işkence edildiğini ve bunun videoya çekilerek bu işkenceyi yapanın Suriye Ordusu veya Suriye’ye gelen İranlı üyelerin olduğunun yansıtıldığını açıkladı.

Terörist Abu Kusay, radikalci hareketlerin yanında 2011 yılından beri savaşmaya başladığını, öyle ki cihat için Libya’ya yüzlerce Tunuslu refakatinde gittiğini ve Bingazi yakınlarında silah taşıma ve kullanma üzerine eğitim aldığını ifade etti.

Terörist, Suriye’deki olayların 2011 yılında başlaması ardından Bingazi havaalanı yoluyla Türkiye’ye gittiğini, onlarca Tunsulu ve Libyalı militanla birlikte kaçakçılar ve aracılar vasıtasıyla İdlip bölgesine sınırdan Suriye’ye geçtiklerini ve orada Libyalı Mehdi Harati denetimindeki kamplarda eğitildiklerine işaret etti.

Terörist Abu Kusay: “Daha sonra Abu Mücahit el Şami’nin hükmettiği İslam Emirliği olarak ilan edilen Benniş bölgesine gittim. Başta “tevhit Tugayları”na bağlı Ebabiller Tugayına katıldım. Aralarında Cisr el Şuğur’a saldırının da bulunduğu İdlip kırsalında cereyan eden çatışmalara katıldım. Daha sonra Homs’a intikal ettim ve Baba Amro’daki çatışmalara katıldım. Ondan sonra Cebel el Zaviye’ye oradan da Halep’e döndüm” dedi.

Terörist Abu Kusay: “Cisr el Şuğur askeri güvenlik karakoluna saldırıya onlarca Tunuslu ve Libyalı katıldı. Karakoldaki bütün askerleri öldürdük. Saldırının planlayıcıları da Libyalı silahlılardı” diye ifade etti.

Terörist Abu Kusay, terörist gruplarına silah ve paranın aralarında Adil el Maavdeh, Abdulmecit Murat adlı Bahreynli selefi akımına bağlı 4 Bahreynli milletvekilinin yanı sıra Kuveytli milletvekili Velit Tabatabai’nin bulunduğu Körfez ülkelerinden şahsiyetler, cemiyet ve ülkelerden geldiğini belirterek bunun yanında Türkiye kanalıyla giren çok sayıda Amerikan yapımı silahlarında bulunduğunu vurguladı.

Terörist, Türk güvenlik güçleri ve polisinin hiçbir arama yapmadan bütün şahısların Suriye’ye geçişlerine izin verdiğini ayrıca Türk bankalarının büyük bir kolaylıkla Suriye’den ve Suriye’ye paraların havalesini yaptığına dikkat çekti.

Terörist Abu Kusay: “Harici Cihadilerin en başında Tunuslular bulunuyordu” diyerek, silahlı grup ve İslam Şeriatı gereğince insanlar arasında hüküm vermek için kurulan şeriat heyetlerini ele geçirdiklerine işaret etti.

Terörüst Abu Kusay, Tunus, Libya ve Çeçenistan gibi birçok ülkeden çok sayıda kadın mücahidin bulunduğunu bunların gündüzleri eğitimden sonra keskin nişancı olarak geceleri ise, mücahitlerle günlük olarak belirlenen program gereğince nikah cihadı üzerinde çalıştıklarına kendisinin de beraberinde çalışan 13 kadının bulunduğunu söyledi.

Terörist Abu Kusay, daha sonra Nusra Cephesinin zuhur etmeye başladığını Katar ve Suudi Arabistan tarafından İslami cemiyetler kanalıyla silahlandırıldığını ve finanse edildiğini bu yüzden Tunuslu ve Libyalıların çoğunun Nusra Cephesine katılmaya başladıklarını “özgür ordunun” ise liderlerinin çoğunun öldürülmesi veya Türkiye’ye firar etmeleri ardından arka plana geçtiğini söyleyerek bu zamanda “Irak ve Şam’da İslam Devleti” adlı oluşumun henüz ortada olmadığını eylemlerinin sadece Irak İslam Devleti adı altında Irak’la sınırlı olduğunu ifade etti.

Terörist Abu Kusay:” Portrenin belirmeye başlaması, şeyh Muhammed Said Ramadan el Buti’yi suikastla öldürmeleri ve Halep Şeyh Maksut Semtinde Cami İmamını kesip cesedini parçalamaları ardından Tunus’a dönmeye karar verdim” dedi.

Terörist Abu Kusay Şeyh Maksut Semtinde şeyhi öldürmemelerini talep ettiğini lakin bunu reddettiklerini ve bu anda dönme kararı aldığını lakin dönüş yolunun geçiş gibi kolay olmadığını çünkü dönüş kararı alacak olanın akibetinin ölüm olduğunu bildiğini bu yüzden de kaçış için plan hazırlamaya başladığını ifade etti.

Terörist Abu Kusay, askeri görevlerin birine çıktıklarında otomatik silah taşıdığını 15 kişiden oluşan silahlı grubun en arkasında bulunduğunu, gruba ateş açarak hepsini öldürdüğünü daha sonra Halep’ten Homs’a doğru kaçtığını yolu iyi bildiğinden Tel Kelah’a oradan da Lübnan’a silah kaçakçılığı yapılan yol kanalıyla geçtiğini, oradan Libya’ya ve Tunus’a vardığını bunun ise 2013 yılında gerçekleştiğini açıkladı.

Terörist Abu Kusay, Suriye’de cihat fikrine kapılan Tunuslu gençlerden hayatlarını tehlikeye atıp oraya gitmemelerini talep ederek bunun ülkelerini kendi elleriyle yıkma anlamına geleceğini ve bunun Arap geçliği nezdinde psikolojik ve sosyal sonuçlar bırakacağını vurguladı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu