DÜNYAMEDYA ANALİZ

Hizbullah Ortadoğunun Sınırlarını Değiştiriyor

 Suriye’de ise resmi olmayan; ancak Irak-İran savaşında, uluslararası güçlerin, Irak‘a verdiği desteğin tekrarı var. Suriye’ye karşı savaşan teröristlere verilen destek ürkütücü boyutlarda ve hiçte adil değil. Öyle ki Irak-İran savaşında batılıların Irak‘a verdiği örtülü destek bu kadar deşifre olmamıştı.

ABD-İsrail ikilisinin, 11 Eylül 2001 olayından sonra işgal ettiği Irak’tan, aldığı yenilgiyi zafere dönüştürmenin yollarını, Temmuz 2006‘da Siyonist İsrail ile İslami direnişin Hizbullah kanadı ile yaptığı savaştan da aldığı yenilgi ile sonuçlanmasının acısını, bu kez de 2009 Gazze savaşı ile giderebileceğini düşünmüştü. Hamas‘ın gösterdiği sabır, verdiği azimli mukavemet ve savaştan zaferle çıkması, artık ABD-İsrail ikizleri için küresel korsanlığın sonuna gelindiğinin habercisi oldu. Diğer yandan ABD, Afganistan’da da yenilmişti.

***

ABD-İsrail savaşla elde edemeyeceği başarının alternatifi olarak, ılımlı İslam öncülerine biçilen rolden faydalanmayı da terkisinde tutmayı ihmal etmiyordu. Türkiye gibi ‘‘Seküler İslam anlayışı‘‘nın hakim olduğu bir ülke, direnişin çekirdeği olan İran‘a karşı, İslam dünyasının liderliğine aday gösterilmeliydi. Elbette bu düşünce yeni oluşmuş da değildi. Söz konusu Plan‘ın kaynağı olan ılımlı-seküler İslam’ın düşünce temellerinin, 1980’li yıllara kadar gittiğini görmek mümkündü…

***

İkinci dünya savaşından sonra bölgede Siyonist İsrail‘in varlığının meşrulaştırılmaya çalışılması ile oluşturduğu soruna çözüm arayışları, İslam dünyasının BM’den Filistin sorununa çözüm getiremeyeceğinin anlaşılması ve İslam devrimi ile birlikte halk direnişlerinin ivme kazanması…

***

Batı tarafından Arap baharı olarak adlandırılan; fakat İslami uyanış olan dalgalarının etkisi ile değişime uğrayan bölgede, Türkiye’ye biçilen rolün sahneye konularak oynaması zamanının geldiğini, böylece bölge halkının aleyhine sonuçlanacak yapılanma ile İslami direnişin altın halkası olan Suriye‘yi ABD eksenine ekleyerek, ‘‘direnişin çekirdeği İran‘‘ı etkisiz kılarak, İsrail‘i yaşatmak hedeflenmişti…

***

Avrupa’daki ekonomik buhranlar ve kendi iç sorunları, Avrupa‘yı hem İran eksenli direnişe, hem de ABD eksenli siyasi dönüşümlere karşı tavır takınmasına, farklı görüşlere sahip ve kendine has siyaset üretmesine neden oluyor. Avrupa: yeniden şekillenen küresel dengelerde, mümkün oldukça, ABD-İsrail ekseninde olmamayı düşünüyor olabilir. Hatta direnişin çekirdeği olan İran’la ilişkilerini fazla germekte istemiyor da olabilir. Ancak ABD-İsrail ikilisine açıktan tavır takınarak, cephe almak istemediği de biliniyor. Değişen dünyada kendine yeni roller arayan, bunun için 2001 yılında Avrupa’nın ortak para birimi olan ‘‘Euro‘’ya geçişi, bu yöndeki siyasi-sosyo-ekonomik düşüncesinin ipuçları olarak vermişti…

Ve…

Buraya kadar düştüğümüz anekdotlar, 7 Ekim 2012 günü Filistin‘in İşgal topraklarındaki bir İHA’nın siyonist güçler tarafından düşürülmesi ile oluşan yeni bir dönemin daha anlaşılır olması içindi.

Lübnan Direniş komutanı Nasrullah’ın; ‘‘Bu eylem ilk olmadığı gibi son da olmayacak. Bizim gücümüz, planladığımız her noktaya ulaşmaya yeter.‘‘Keza ‘‘ Bu operasyonu üstlenmenin bedelinin büyük olacağını da biliyoruz.‘‘ beyanı ile direniş açısından yeni bir döneme giridiğinin sinyallerini veriyordu.

ABD’nin geliştirdiği savaş ve savunma teknolojisini, diğer ülkelerden önce İsrail’e transfer ettiğini, İsrail’in süper diye övündüğü, Demir Kubbe adında bir hava savunma sistemi geliştirdiğini, öte yandan ‘‘Kürecik radar üssü‘‘ gibi destek üslere rağmen!

Hasan Nasrullah’ın; Hizbullah‘a ait olduğunu açıkladığı İHA, İsrail‘in övgü ile bahsettiği savunma bariyerlerini aşarak,hem de İsrail’in Negev çölünde Akdeniz yönünden gelebilecek tehlikelere karşı sözde dünyanın en büyük istihbarat merkezine sahip olduğu üssüne rağmen!..

Esas konu:

Başta ABD-İsrail ikilisi ile Türkiye, Suud, Katar, Fransa ve diğer ülkelerin Suriye’de teröre verdiği desteğin, 19 ay gibi uzun bir süreye rağmen başarıya ulaşamaması ile başta İran, Rusya, Çin, Irak ve diğer ülkelerin, Suriye’de iç savaşın sona erdirilmesi gerektiği; fakat teröre destek veren ülkelerin ısrarcı davranışlarının devam etmesi halinde, bölgesel sıcak savaşın artık kaçınılmaz olduğunu, bu durumda ilk hedefin İsrail olacağını teyid ediyor.

Hizbullah‘ın verdiği mesaj: ABD-İsrail ikilisinin keskin bir gerileme sürecine girdiğini, ya Suriye’ye karşı teröre verdiği desteğin sonlandırılması ve ya artık sabrın sınırlarının zorlandığını, akıtılan haksız kana tahammülün kalmadığını iyi anlamış olmaları gerektiğidir. Bu durumda çıkan sıcak savaşta ilk etapta İsrail‘in haritadan silineceği netlik kazanıyor. Öte taraftan bölgesel sıcak savaş olmaksızın, terörün sonlanması ile de yeni bir döneme girileceği görülüyor, zira bu saaten sonra ne İsrail, ne de ABD bölgede kalamayacaktır. Bahreyn ve Suudi direnişlerinin zafer sesleri de kulakları çınlatmaya başladı bile.

Keza Ürdün halkı da kıyamın hazırlıklarını tamamladı! Elbette buraya aktardıklarımız hatırlatma mahiyetinde…

Sonuç olarak: Ortadoğu‘da sınırlar değişecek. Değişen bu sınırların içinde batının gayri-meşru çocuğu olarak kurulan ve hiçbir meşruiyeti olmayan korsan İsrail‘in adı olmayacak.

On üç yüzyıl boyunca: onlarca kıyamlar, verilen mücadeleler, fedakar emeklere rağmen, bir şekilde zafere ulaşamayan ve ancak İran İslam devriminden sonra oluşan ‘‘Çekirdek eksenli direniş hattı‘‘, bugün Afganistan‘dan Mısır‘a kadar uzandı. Bu hat dünyadaki kara parçalarının kalbini temsil ediyor. Bu hat üzerinde barış, huzur, adalet ve özgürlüğün önündeki tek engel, ortadaki kanser tümörü görevini gören, Siyonist çetelerin korsan İsrailidir. Hizbullah‘ın son başarılı İHA operasyonu, Siyonist İsrail‘in güvenliğinin iksirini bir kez daha bozdu. Sanıldığı gibi İsrail‘in güçlü olmadığı, sadece psikolojik olarak kendini İslam dünyasına üstün göstermeye çalıştığını, psikoloji sınırının da çöktüğü, bundan sonra varlığının sona ereceğine engel olunamayacağının delilidir.

İsrail‘in zevali ile birlikte, bölgedeki yerli diktatörlerin kurdukları sulta’nın da sonlanacağını, sadece Müslüman halklar değil, dünyanın bütün ezilmiş halkları da biliyor.

İmam Humeyni’nin söylediği gibi ‘‘Dünyadaki bütün özgürlükçülerin elini sıkarız‘‘

Muhammed CAN

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu