DÜNYAİSLAM BÜYÜKLERİMEDYA ANALİZSuriye

Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın, Latin Amerika’nın Telesur televizyonuna verdiği röportaj

Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, Latin Amerika’nın Telesur televizyonuna verdiği röportajda, Suriyelilerin bugün vatanlarını savunma konusunda her zamankinden daha çok ısrarlı olduklarını söyleyerek özellikle dışarıdan desteklenen ve kışkırtılan terör eylemlerinin Suriyelileri karamsarlığa sürüklemeyi hedeflediğini fakat ters etki yarattığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Esad, Amerikan yönetimi yetkililerinin verdikleri demeçlerin güvenilir olmadığına, Amerikan politikalarının Suriye krizinin başından itibaren yalan üzerine kurulduğuna dikkat çekerek “kanımca onlar bütün bu yalanları biliyordu. Fakat iddialar ve yalanlar yoğunlaşırken 21 Ağustosta kimyasal silah kullanılması ardından Amerikan yönetimi sahtekârlığa katkıda bulundu. Bu yönetimin iddialar konusunda hiçbir kanıt sunmaması Amerikan halkına yalan söylediğini gösteriyor” dedi.

Suriye’nin imzaladığı tüm anlaşmalara bağlı kaldığını vurgulayan Esad, bu nedenle Amerikan iddialarının saçma olduğunu, mantıklı ve gerçekçi hiçbir dayanağı bulunmadığını ifade etti.

Esad, ABD diğer ülkelerin içişlerine müdahale etmekten vazgeçtiği zaman dünyanın daha iyi olacağına vurgu yaptı.

Teröristlerin taşıdıkları karanlık ideolojinin mesajını yaydıklarına dikkat çeken Esad, “onlara göre kendileri gibi düşünmeyenler ölümü hak ediyor. Vatandaşları kendileri gibi düşünemeye zorlamak ya da sindirmek amacıyla terör eylemleri gerçekleştiriyorlar. İnsanların yaşam umutlarını yitirmelerini istiyorlar. Umudunu yitirdiğin zaman da hayatın hiçbir değeri kalmaz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı, Suriyelileri tamamıyla karamsarlığa sürüklemek amacıyla dışarıda planlanıp desteklenen ve finanse edilen terör eylemleri düzenlendiğine işaret ederek vatanda umut olmadığı, asırlar boyunca tanıdıkları Suriye’nin artık var olmadığı inancını yerleştirmeye çalıştıklarını, fakat bunun tam tersi bir etki yaratarak Suriyelilerin varanlarını savunma ısrarlarını arttırdığının altını çizdi.

Amerika Başkanı Barak Obama’nın yaptığı son konuşmanın her zamanki konuşmalarına benzediğini, sahtekârlık ve yalana dayandığını ve iddialarla dolu olduğunu ifade eden Esad, Amerikan yönetimlerindeki tüm yetkililerin verdikleri demeçlerin azami derecede bile güvenilir olmadığını, bu nedenle demeçleri konusunda yorum yapmanın önem taşımadığını kaydetti.

Amerikan halkını iddialarıyla ikna edemeyen yetkililerin geri adım atamadıklarını, kimyasal silahlar konusunda kanıt sunmaları için onlara medyan okumalarına karşın yalana daha çok sarıldıklarını belirterek Suriye’nin yedinci bent konusunda endişe duymadığını çünkü Suriye’nin bağımsızlığından itibaren imzaladığı anlaşmalara bağlı olduğunun herkes tarafından çok iyi bilindiğini hatırlattı.

Esad, güvenlik konseyindeki dengelerin ABD’ye konseyi özel ajandalarını gerçekleştireceği bir araç olarak kullanmasına izin vermeyecek şekilde değiştiğini söyleyerek “özellikle 90’lı yıllarda yaygın olduğu gibi rejimleri devirme ve ülkeleri güvenlik konseyi aracılığıyla yıkma imkânı ortadan kalktı. Bu nedenle Amerika’nın bütün bu iddialarının bir saçmalık olduğunu mantıklı ve gerçekçi hiçbir dayanağı bulunmadığını söyleyebilirim” diye belirtti.

Amerika’nın Uyguladığı Tüm Politikalar Amerikan Halkının Çıkarlarıyla Çelişiyor

Başkan ya da Dışişleri Bakanı olsun Amerikalı yetkililerin verdiği tüm demeçlerin çelişkili olduğuna dikkat çeken Esad, “örneğin Suriye’nin yeterli imkânlara sahip olmadığını dolayısıyla Amerikan ordusunun Suriye’ye askeri bir saldırı düzenlemesi durumunda endişe edeceği bir durumun bulunmadığını söylüyorlar. Diğer yandan da Suriye’nin Amerika’nın milli güvenliğini tehdit ettiğini belirtiyorlar. Amerika’nın Suriye’ye saldırma ihtimali konusunda ise ABD’nin 50’li yılların ilk yarısına döndüğümüz zaman Kore’den başlayıp Irak’a uzanarak bir saldırıdan diğerine intikal eden bir politika izlediğini görebiliriz. Bununla birlikte Güney Amerika’da askeri darbeleri kışkırtmış milyonlarca insan Amerikan politikaları sonucu hayatını kaybetmiş onlarca hükümet düşürülmüştür. Bugün gördüğümüz Amerikan politikası yıllardır gördüğümüz değişmeyen politikadır. Bugün de Amerika’daki iç duruma göz önünde bulundurulduğunda değişmesi için temel bir neden göremiyorum. Dolayısıyla saldırı olasılığı her zaman mevcut” dedi.

Cumhurbaşkanı, Amerika’nın tüm yaptıklarıyla güvenlik konseyini, BM misakını, insani ve ahlaki tüm normları ihlal ettiğine dikkat çekerek bu nedenle bu konuyu dünyanın her yerinde göz ününde bulundurmak gerektiğini, Suriye’nin de bunu yaptığını söyledi.

Saldırı olasılığını hiçbir zaman uzak tutmadıklarına işaret eden Esad, Amerika’nın yıllardır izlediği savaş ve müdahale politikalarının Amerikan halkının çıkarlarıyla çeliştiğini vurguladı.

ABD’nin ekonomik, siyasi ve askeri çıkarları olan büyük bir ülke olduğunu, dolayısıyla bu çıkarlarını karşılıklı saygı, güven, doğruluk ve iyi ilişkiler temelinde, terör, yıkım ve korkuyu yaymak yerine bilim ve bilgiyi yayarak gerçekleştirebileceğinin altını çizdi.

Esad, tüm büyük ülkelerin dünyanın dört bir yanında çıkarları bulunduğunu, fakat bu çıkarların öncelikle dünya istikrarından hareket etmesi gerektiğini belirterek terör ve savaşın yaşandığı çalkantılı bir ülkeden hiçbir çıkar elde edemeyeceğine dikkat çekti.

Suriye Kuşaklar Boyu Bağımsız Olmuştur ve ABD Suriye Halkına Hiçbir Dayatmada Bulunamaz

Amerikalıların aynı yol haritasıyla sorunları çözmek için hem savaş hem barış için çalıştıklarını söylemelerinin dünyada şiddeti pazarlama anlamına geldiği değerlendirmesini yapan Esad, şiddeti siyasi çözüme ulaşma yolu ve yöntemi olarak meşrulaştırmaya çalıştığını, şiddetle siyasi çalışmanın bir araya gelmesinin mantığa aykırı olduğunu belirtti.

Esad, şiddetin siyasi çalışma fırsatlarını yıktığını, Suriye’nin ABD’nin pazarlamaya çalıştığı bu mantığı reddettiğini ifade ederek görevinden istifa etmesi konusunun bir yıldan fazla bir süredir Amerikalı yetkililer ya da bazı Avrupalı müttefikleri tarafından gündeme getirildiğini hatırlattı.

“Bu konu bizi çok basit bir nedenden dolayı ilgilendirmiyor. Amerika 50 yıldır Suriye’deki hiçbir başkan ve yetkiliyi getirip götürmemiştir. Suriye kuşaklar boyunca bağımsız bir ülke olmuştur. Bu nedenle şu an Amerika Suriye halkına yönetimden kimin gideceği ve kimin geleceğini dayatamaz. Bu konu yüzde yüz Suriye halkının arzusuna bağlı. Dost ülkelerin bile bu konuda rolü yok. Suriye halkı seçimlerde ve sandık başında kimi isteyip istemediğine karar verecektir. Amerika bu konudan söz etse ve bazı şeyler yapsa bile hiçbir rolü olamaz. Bu nedenle başından itibaren bu tür demeçlere önem vermiyoruz” diye ekledi.

ABD Ülkelerin İçişlerine Müdahale Etmekten Vazgeçtiği Zaman Dünya Daha İyi Olacak

Amerika Başkanı Barak Obama’nın “dünya bugün daha iyi teşekkürler Amerika” sözünü değerlendiren Cumhurbaşkanı Esad, Irak, Afganistan, Libya, Tunus ve Mısır’ın Amerikan’ın varlığıyla daha mı iyi olduğunu sorgulayarak “Amerika’nın müdahale ettiği hangi ülke daha iyi durumda? Kanımca ABD diğer ülkelerin içişlerine müdahale etmekten vazgeçtiği zaman dünya daha iyi durumda olacaktır” vurgusunu yaptı.

Amerika’dan hiç kimseye yardım etmesini istemediklerini belirten Esad, Obama’nın dünyanın tüm sorunlarını çözemeyeceklerini söylediğini hatırlattı.

Esad, Amerika’nın dünyanın sorunlarını çözmeye kalkışmamasının daha iyi olacağını, müdahale ettiği her bölgeyi daha kötü hale soktuğunu belirterek Amerika’dan istedikleri tek şeyin ülkelerin içişlerine müdahale etmemesi olduğunun altını çizdi.

“Fakat her yerde terörün en iyi şekilde yayıldığını kastediyorsa bazı Amerikalıların basında ve medyada değindikleri Obama politikasının terör ve radikal dinciliği desteklemeye dayandığı gerçeğini doğruluyor. Bu bağlamda dünya dah iyi durumda çünkü terör dünyanın dört bir yanına yayılmış durumda. Dolayısıyla söyledikleri yanlış” dedi.

İran’ın Tutumu Objektif Çünkü Suriye’de Yaşanan Gerçekleri Biliyor

İran’ın Suriye krizine yönelik tutumunun objektif olduğunu, çünkü Suriye’de yaşanan gerçekleri ve aynı zamanda bu bölgenin tek olduğunu bildiğini söyleyen Esad, Suriye’de yanacak ateşin İran dâhil komşu ülkelere ve daha sonra daha uzak ülkelere yayılacağı konusunda uyardı.

İran politikasının bu gerçeğe ve Suriye halkının sorunlarını çözme hakkına sahip olduğu inancına dayandığını bildirerek Suriye halkının sorunlarını çözme hakkını kabul eden herkesle bu konu üzerinde anlaştıklarını kaydetti.

Esad, Amerikalıların İran tutumu konusundaki yorumlarını ise Amerikalıların olumlu ya da olumsuz demeçlerine hiç kimsenin inanmadığı şeklinde yorumladı.

İran’ın Amerikan tutumuna kanacak kadar saf olmadığını, Amerikan yönetimleri konusunda Suriye gibi bir deneyimi bulunduğunu belirterek dolayısıyla Amerika’nın yorumunun değil İran’ın Suriye’ye yönelik politikasının özünün önem taşıdığını söyledi.

Esad, İran politikasının cevherinin objektif olduğunu ve Suriye’deki farklı taraflarca uygulanması hainde İran tezleri ve bakış açısının bölgede istikrarı sağlayacağını kaydetti.

İran Başkanı ile Amerikan yönetimi arasında bir toplantı düzenleyeceği konusunu değerlendiren Esad, “ne yazık ki Amerika’nın en yakın müttefikleri bile ona güvenmiyorlar. İran’ın Amerika’ya yakınlaşması ABD’ye güvendiği anlamına gelmiyor. Bizim ABD’yle inişli çıkışlı ilişkilerimiz oldu. Fakat hiçbir aşamada güven olmamıştır. Siyasette dünyadaki gerginliği azaltmak için her yolu denemek ve her kapıyı çalmak zorundasın. Diyalog ve temas ülkelerin siyasi uygulamalarında temel iki unsurdur. Dolayısıyla İran’ın ABD’ye gerek nükleer dosyası gerek başka konularda yakınlaşması olumludur ve Amerika’nın İran’a karşılıklı saygı gösterme ve içişlerine müdahale etmeme konusunda samimi olması durumunda bölgeye hizmet edecektir” dedi.

ABD’nin askeri güç kullanma düşüncesinden vazgeçmediği kanaatinde olduğunu bildiren Esad, Amerika’nın uluslar arası sahada rakipleri ya da büyük ülkelerden ortakları olduğunu gördüğü zaman güç kullanma ilkesine döndüğünü, oysa bu yönetimin seçimlerde Bush’un güç kullanma doktrinini reddettiğini fakat bugün aynı doktrine sarıldığını ifade etti.

“Kanımca birkaç yıl önce Suriye’de olduğu gibi İran’ın rolünü kavramaya çalışıyorlar fakat İranlıların bu oyunun farkında olduğu kanısındayım” dedi.

Suriye İmzaladığı Tüm Anlaşmalara Bağlıdır

Kimyasal silahlar konusunda Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütüyle ilişki kuracaklarını belirten el-Esad, Suriye’den dünyaya ve örgüte güvence sunmasının beklenmediğini, kimyasal silahların yayılmasını önleme anlaşmasının öngördüğü belli mekanizmalara uymasının istendiğini bildirdi.

“Az önce de söylediğim gibi Suriye imzaladığı tüm anlaşmalara bağlı kalmıştır. Suriye bir süre önce bu örgüte gerekli belgeleri teslim etti. Yakında bu örgütten bir heyet Suriye’ye gelerek bu silahların durumunu inceleyecek. Suriye hükümeti olarak bizim hiçbir engelimiz yok. Fakat teröristlerin şahsi nedenler ya da arkalarında duran ve onları finanse eden ülkelerin motivesiyle Suriye hükümetini gözlemcilerle işbirliği yapmamakla suçlamak amacıyla gözlemcilerin belirli mekânlara ulaşmasını engellemek için engel koyacakları ihtimalini göz önünde bulunduruyoruz. Bizim açımızdan anlaşmada önerilen mekanizmalara uymama sorunu yok” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Esad, Suriye’nin heyetin gelip kimyasal silahların kullanılması gerçeğini araştırmasında çıkarı bulunduğunu söyleyerek davet ettikleri heyetin önüne engel koymalarının mantıksız olduğunu, heyetin ABD’nin ısrarı üzerine Suriye’den ayrıldığını , şu an yeniden döneceklerini ve Suriye hükümetinin görevlerini desteklediğini ifade etti.

Tüm Kanıtlar Teröristlerin Şam Çevresinde Kimyasal Silah Kullandıklarını Gösteriyor

Kimyasal silahların teröristler tarafından kullanıldığına dair ellerinde kanıt ve göstergelerin bulunduğunu belirten Esad, Halep’in Han Asel bölgesinde kimyasal silah kullanılması ardında topladıkları örnekleri ve delilleri Rusya’ya gönderdiklerini, bununla birlikte komşu ülkelerden Suriye’ye kimyasal madde nakleden teröristlerin itiraflarının bulunduğuna ve bu itirafların bir hafta önce televizyonda yayınlandığına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Esad, Suriye’nin bu silahları birçok nedenden dolayı kullanmadığını ve kullanmayacağını söyleyerek bu silahların on binlerce insanın ölümüne yol açacağını, aynı zamanda ordu güçlerinin yakınında bulunduğu bir bölgede kullanılmasının askerlerin ölümüne neden olacağını kaydetti.

Bu silahların kullanılmasında kimin çıkarı olduğu sorusunu sormak gerektiğine dikkat çeken Esad, teröristlerin bu silahları kullanmada çıkarı bulunduğunu, Suriye’nin soruşturma komisyonunu davet ettiği sırada kimyasal silah kullanmasının mantığa aykırı olduğunun altını çizdi.

Esad, tüm kanıt ve göstergelerin teröristlerin Şam çevresinde kimyasal silah kullandıklarını ortaya koyduğuna vurgu yaptı.

Suudi Arabistan ve Katar’ın terör gruplarına kimyasal silah temin ettiği konusunda ellerinde kanıt bulunmadığına işaret eden Esad, bu ülkelerin krizin başından itibaren teröristleri desteklediğinin, her türlü gelişmiş silahı temin ettiğinin bilindiğini hatırlattı.

Dolayısıyla özellikle Suudi Arabistan başta olmak üzere teröristlere kimyasal madde temin edilmesi konusunda bu ülkelerin suçlanmasının doğal olduğunu dile getirerek teröristlerin efendilerine askeri anlamda hiçbir kazanım sağlamamaları ardından Suriye ordusuna karşı kullanılmak üzere kimyasal silah temin edebileceklerini ifade etti.

İsrail’in yayılmacılık üzerine kurulan saldırgan bir devlet olduğunu, diğer ülkelerin topraklarını işgal edip çevresindeki halkları öldürdüğünü söyleyen Esad, bugün teröristleri işgal altındaki Golan tarafından doğrudan destekleyerek aynı şeyi yaptığını bildirdi.

İsrail ABD’nin Desteğini Alan Haydut ve Saldırgan Bir Ülkedir

İsrail’in Suriye’nin bazı bölgelerinde petrol çıkarları olduğu konusunda ise Esad, “Akdeniz’in doğu sahillerindeki petrole ilişkin özel bir tezdir bu ve analizden ibarettir. Bu konuda elimizde bilgi yok. İsrail’in nükleer silahları konusuna gelinde İsrail saldırgan bir devlet olduğu için hiç kimse nükleer silahlarından söz etmiyor” dedi.

Haydut devlet İsrail’in izlediği tüm politikalarda ve işlediği tüm suçlarda ABD’nin desteğini aldığını belirten el-Esad, ABD, güvenlik konseyi, Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu dâhil uluslar arası örgütlerin desteği var oldukça İsrail silahı hariç dünyadaki her silahın tartışma ve araştırma konusu olacağının altını çizdi.

Cenevre Konferansı Suriye Bileşenlerinin Önünde Diyalog Yolunu Açma Yönünde Gerekli Bir Adım Cumhurbaşkanı Esad, terör eylemleri ne kadar şiddetlenirse şiddetlensin, durum ne kadar kötü olursa olsun her sorunun çözümünde siyasi çalışmanın başlatılması gerektiğine vurgu yaparak siyasi çalışmasının başlatılması için terörün, teröre verilen her türlü desteğin durdurulması gerektiğinin altını çizdi.

Suriyeliler arasında Suriye’nin geleceği konusunda diyalog kurulması zorunluluğuna dikkat çekerek Cenevre konferansının önemli bir siyasi eksen olduğunu, Suriye’deki tüm bileşenler arasında diyalog fırsatı yarattığını belirtti.

“Tabi katliam yapan teröristleri kastetmiyorum. Diyalogun dış müdahaleye çağrıda bulunan taraflarla kurulmasını da öngörmüyoruz. Suriye kanunları ve halk duygularına göre yabancı müdahale çağrısında bulunan herkes haindir ve hiç kimse tarafından kabul edilmiyorlar” dedi.

Cenevre konferansının Suriye bileşenlerinin önünde diyalog yolunu açma yönünde önemli bir adım teşkil ettiğini söyleyen Esad, fakat bu konferansın Suriye’deki iç diyalogun ve referandumdan geçmesi gereken Suriye halkının görüşünün yerini tutamayacağına dikkat çekti.

Cenevre konferansında hangi taraflarla diyalog masasına oturulacağı konusunda ise Cumhurbaşkanı Esad, Suriye’de bulunan muhalif, tarafsız ya da devlete destek veren tarafların Suriye halkına mensup olduğuna işaret ederek dışarıdaki muhalif taraflar konusunda ise onları destekleyen ABD, Fransa ve İngiltere gibi ülkelere sormak gerektiğini, çünkü bu muhalefeti onların yarattığını ve Suriye halkına mensup olmadıklarını ifade etti.

Esad, dış muhalefetin Cenevre konferansına katılıp katılmamayı onları destekleyen ülkelerin görüşü doğrultusunda belirleyeceğini, dolayısıyla dış muhalefetin Cenevre konferansına gidip gitmeyeceğini bu ülkelere sormak gerektiğine dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı, diyalogla Suriye içinde bulunan muhalefeti kastettiğini, diğer akımların ise muhalif sayılmasının gerekmediğini kaydetti.

Arap Ülkeleri Olarak Latin Amerika’nın İzlediği Çizgiyi İzlemeliyiz

Venezüella ve ALBA ülkelerinin özgürlüğü, Suriye ve halkını savunan tutumuna ilişkin görüşü konusunda ise Esad, her zaman az gelişmiş ülkelerden söz edildiğini, Latin Amerika’nın ve Suriye’nin az gelişmiş ülkeler olduğunu belirtti.

“Bu ülkeler, ülkelerinin işgalcilerden kurtarılması, bağımsızlığına kavuşması, ekonomik, siyasi ve askeri karar, ulusal karar bağımsızlığının sağlanması aşamalarından geçti. Bu bağımsızlığın iki simgesi oldu biri Castro diğeri Chavez’dir. Chavez’i andığımız zaman bu aşamayı hatırlıyoruz çünkü Ortadoğu bölgesinin yaşadıkları Latin Amerika’nın geçmişte yaşadıklarına benziyor. Latin Amerika ulusal karar bağımsızlığı sağladığı zaman her alanda gelişmiş ve siyasi istikrar her alanda olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır” dedi.

Çok az sayıda Arap ülkesinin siyasi karar bağımsızlığına sahip olduğuna dikkat çeken Esad, Güney Amerika ve özellikle Venezüella’nın, Hugo Chavez’in, öncesinde Başkan Castro’nun halkların çabaladığı özgürlük ve bağımsızlık yolunda önemli bir model oluşturduklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Esad, Güney Amerika’daki pek çok başkanın şu an aynı çizgide ilerlediğini, Venezüella Başkanı Maduro’nunda bağımsızlık yolunda ilerleyeceğine inandığını söyleyerek dünyada bir konuma sahip olmak, istikrarı sağlamak ve gelişmek istiyorlarsa Arap ülkelerinin Latin Amerika ülkelerinin izlediği çizgide ilerlemeleri gerektiğini söyledi.

Direnmekten Başka Seçeneğimiz Yok

Suriye’nin direnmekten başka seçeneğinin bulunmadığını vurgulayan Esad, çünkü bölgenin siyasi geleceğinin Suriye’deki gelişmelere bağlı olduğunu ifade etti.

“Biz sadece Suriye’yi savunmuyoruz. Sadece çıkarlarımızı ve ilkelerimizi savunmuyoruz. Evlatlarımızın geleceğini, tüm bölgenin geleceğini savunuyoruz. Bu bölge dünyanın kalbinde bulunuyor. Ortadoğu’daki gerginlik ve çalkantılar dünya istikrarına ve uzak dünyanın çıkarlarına da zarar verdi. Dünya şu an küçük bir köye dönüşmüştür. Suriye’de yaşananlar etrafındakileri, bölgede yaşananlar da dünyanın en uzak yerlerini etkileyecektir” dedi.

Esad, Latin Amerika halklarından davalarına destek vermesini isteyerek iki ülke arasındaki ilişkileri bağımsızlık alanını genişletmek için istediklerini söyledi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu