DÜNYAFilistinSon DakikaTÜRKİYE

IŞİD’e göre asıl düşman İsrail değil Hamas

 Neden “Irak Şam İslam Devleti örgütü (IŞİD)”nünn Hamas’a hiçbir sempatisi yok?

Bugünün Selefi cihadçı hareketlerinin çoğu İsrail-Filistin çatışmasına bir ilgi göstermiyor ve şu anda bunu gündem dışı olarak görüyorlar. Bunun yerine, Müslümanların yönettiği hükümetlere ve Müslüman sivillere karşı bombalamalar, infazlar ve intihar saldırıları da dahil olmak üzere yoğun, kanlı çatışmalara girme çağrısı yapıyorlar.

El Kaide on yıllardır bu yolu izledi; şimdi de “İslam Devleti” (İD) El Kaide’nin ayak izlerini takip ederek Irak ve Suriye’nin pek çok bölgesinde vahşi bir savaş yürütüyor ve katliamlar ve tehcir yoluyla bu bölgeleri “arındırmaya” çalışıyor. Bir bölgeyi ele geçirdikten sonra, kontrolü altındaki nüfusu İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarına karşı mobilize etmiyor. Neden böyle?

Bazı cihadçılar veya cihadçı yanlısı Selefiler, Filistin’e destek vermeme sebeplerini izah eden videolar yayınladılar ve tweet’ler attılar. Bu tweet’lerden birinde “Hamas hükümeti mürteddir, yaptıkları şey de cihad değil, demokrasinin savunulmasıdır [ki Selefiler buna karşıdır]” denildi. Bir başka tweet’te “Halid Meşal: Hamas özgürlük ve ve bağımsızlık için savaşıyor. İslam Devleti: din yalnızca Allah’ın olsun diye savaşıyor.” Meşal, Hamas’ın siyasi büro şefidir.

22 Temmuz günü Mısırlı Selefi şeyh Talat Zehran, Gazze halkına yardım etmenin caiz olmadığını söyledi ve buna gerekçe olarak meşru bir liderliğe sahip olmamalarını ve – Sünni Hamas hareketinin müttefikleri olanHizbullah ve İran‘a gönderme yaparak – Şiileri izledikleri için onların da Şiilerle eşit olmasını gösterdi. Bu yüzden cihadçıların duruşu yalnızca siyasi bir duruş olmayıp, Selefi teolojik prensiplerden ileri gelmektedir.

Selefiler cihadın meşru bir liderlik altında yürütülmesi gerektiğine inanırlar. Bu argüman, cihada girişen bir kişinin dini ve siyasi liderlik kriterlerini taşıyan ve cihad sancağını kaldırmış bir komutanı izlemesi gerektiğini savunan, “sancak ve komutan” kavramı üzerinden ileri sürülür. Buna göre Filistin’de meşru bir lider veya Selefilerin onayladığı bir cihad ilanı olmadığı için, orada savaşmak yasaktır.

İlave olarak, Selefilere göre eğer İslam ülkeleri gayrimüslimler tarafından yönetiliyorsa ve İslam dünyasında mürtedler varsa, İslam dünyası her şeyden önce bunlardan temizlenmelidir. Kısacası İslam toplumunun arındırılması, Müslüman olmayan ülkelerle savaşma karşısında önceliğe sahiptir. Selefiler bu temelde, gayrimeşru olduğu varsayılan Hamas hükümetiyle çatışmayı, İsrail’le çatışma yönünde ilk basamak olarak görürler. Selefiler, Filistin toprakları içinde askeri eylem olanağı olsaydı, Hamas’la ve topraktan “temizlenmesi” gerektiği düşünülen öteki örgütlerle savaşır, İsrail’le daha sonra uğraşırdı.

Bu yaklaşımın İslam tarihinde kökleri vardır ve Selefiler bunun kendi duruşlarının geçerliliğini teyit ettiğine inanırlar. Yapılan tarihsel referanslar arasında Ebu Bekir’in mürtedlerle savaşmaya, daha ileride, ikinci halife Ömer bin Hattab zamanında yapılacak olan fetihler karşısında öncelik vermesi de vardır. Benzeri bir şekilde Selahaddin önce Şiilerle savaşmış ve onları ortadan kaldırmış, daha sonra Kutsal Topraklar’da Haçlılarla karşı karşıya gelmiştir.

Selefiler bugün öncelik olarak, “yakın düşman” olarak gördükleri Şiilerle, “münafık”larla ve “mürted”lerle savaşmayı görüyor. Şu an Gazze’de devam eden savaş sırasında bazı İD üyeleri Filistin bayrağını yaktılarzira onu, bağımsız siyasi devletlerin kurulması üzerinden ulusal bölünmelere düşen İslam dünyasının gerilemesinin bir sembolü olarak görüyorlar. Selefi doktrininde bütün İslam dünyası tek bir devlet altında, – İD’nin Haziran sonunda ilan ettiği – İslam halifeliği altında birleşmelidir.

Gazze’de aktif olan Selefi gruplar orada Hamas’la çeşitli biçimlerde rekabete girişti, ancak kaydadeğer bir tutunma noktası oluşturmayı başaramadı. Bazı gruplar, grubun Irak ve Suriye’deki son zaferlerinden sonra İD’yi desteklediklerini ortaya koyan videolar yayınladı. Hamas ve Selefi gruplar arasındaki ana ihtilaf, birbirine hiç benzemeyen prensiplerine dayanıyor. Hamas cihadçı Selefilerden daha gerçekçi ve pragmatik. Hamas Filistin toprağının özgürleştirilmesi gibi siyasi önceliklere sahip, cihadçı Selefiler ise totaliter bir İslam halifeliğinin kurulması gibi dini önceliklere sahip ve İsrail meselesini bu temel amaç karşısında tali görüyorlar.

Ali Mamuri / Al-monitor.com

medyasafak.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu