DÜNYAKÜLTÜR & SANAT

Üç Cepheden Savaş

Berlin İmam Rıza İslam Merkezi İmamı Sabahattin Türkyılmaz Cuma Namazı hutbesinde uluslararası siyonizm ve müstekbirlerin İslam İnkılabına yönelik komploları üzerinde durdu.

Şeyh Sabahattin Cuma namazınin ikinci hutbesinde, tarihte hak-batıl savaşının örneklerinden olan Hz.Musa- Firavun savaşını günümüze uyarlayarak şöyle dedi:

Kur’an ilahi önderlerin karşısında batılın devamlı sorun oluşturmak için üç gücü kullandığını beyan buyuruyor. Örneğin Hz. Musa zamanına baktığımızda O’nun üç paralel güce karşı savaşmak zorunda kaldığını görmekteyiz, bunlar:

1- Zor/silah/kaba kuvvet sembolü “Firavun”

2- Para/ekonomi/servet sembolü “Karun”

3- İnsanların/inananların zaaflarından yararlanarak hak yoldan saptıran “Samiri”.

Hz. Musa örneği bizim için günümüzde hayati önem taşımaktadır. Hz. Musa bir taraftan güç/silah sahibi Firavun ile mücadele ediyor diğer taraftan, para/servet sahibi ülkenin ekonomisini elinde bulunduran “Karun” ile savaşım veriyordu. “Karun” Hz.Musa’ya inananları parayla satın alıyor, onların ihtiyaçlarını karşılıyor, hakim gücün ekonomiyle her sorunu halledeceğini göstermeye çalışıyor, hakka karşı bir nevi ekonomik ambargo uyguluyordu. Yerin, göğün sahibi Allah’ın hazinesinden habersizdiler ; Allah’ın hak yolda mücadele verenleri nasıl rızıklandırdığını idrak edemiyorlar ve kendilerini “Razık” olarak görüyorlardı. Bundan dolayı Firavun ilahlık taslayarak “ben sizin yüce rabbinizim” diyordu.

Peygamberlerin bu silah ve para gücünü elinde bulunduranlara karşı savaşını az çok hepiniz bilmektesiniz ama bu hutbede asıl sözkonusu etmek istediğim üçüncü güç Samiri’nin yaptığı ve ona karşı mücadelenin ne olduğudur ?

Hz. Musa güç Firavunu ve servet sahibi Karun’u yenerek gerçekleştirmiş olduğu ilahi inkılap gerçekleştirmişti. Hz. Musa, gönül rahatlığı ve büyük bir şevkle Tur’a Allah ile sohbete gidiyor, bu sırada Hz. Harun’u veziri kılıyordu. Bu arada zıdd-ı inkılap, inkılap düşmanı olarak tanımlayacağımız Samiri ortaya çıkıyor. Hz.Musa bir inkılap gerçekleştirmiş; çünkü silah/güç sahibi Firavunu alt etmiş, para/servet sahibi Karunu dize getirmiş İsrailoğullarını esaretten kurtarmıştı. Bu büyük inkılabın içinden bir zıddı-ı inkılap çıktı.

Hz. Musa’nın mikata gitmesini fırsat bilip planını uygulamaya koydu. Altın, gümüş vb değerli madenlerden; bir buzağı yaptı. Fizik kanunlarından yararlanarak buzağıyı öyle bir şekilde yerleştiriyor ki rüzgarın esmesiyle buzağıdan sesler çıkmaya başlar. Halkın cehaletinden yararlanarak bu buzağının ilah olduğuna inandırır. Samiri toplumu çok iyi tanıyordu; halkın zaaflarını biliyordu. Neydi halkın zaafları? Halkın zaafları; halkın aklı gözündedir, zahire inanır, gördüğüne daha fazla eğilim gösterir. Aklı kullanmaya fazla yanaşmaz, görselliğe daha fazla önem verir.

Kısacası bundan binlerce yıl önce hak yolda gidenleri saptırmak isteyen, ilahi inkılab karşısında inkılap karşıtı hareketleri başlatırlar ama bu zidd-ı inkılabi hareket fikri değil görsel alandadır, sadece göze hitap eder ve insanları saptırır.

Hz. Musa Tur dağından döner durumu görür, inkılap karşıtı hareket etkisini göstermiştir, inananlar bu “buzağı” karşısında ibadete yönelmiştir, Hz.Musa ilahi vahiy nuruyla Samiri’nin oyununu bozar ve akılları gözlerinde olan İsrailoğullarını tekrar akıllarını kullanmaya yöneltir.

Kuran, Hz. Musa kıssasını bize anlatarak, zamanımızda neye dikkat etmemiz gerektiğini buyuruyor. Gerçekleştirilen bir inkılap karşısında üç güç el birliği ile bu inkılabı yıkmaya çalışır; 1- Güç/silahı elinde bulunduran Siyonistler, 2- Ekonomik kaynakları ellerinde bulunduran veya ele geçirmeye çalışan Siyonistler, 3- Zahir/görselliği “Medya’yı” elinde bulunduran Samiri torunları Siyonistler.

Samiri gibi insanların zaafından yararlanıp, “akılları gözlerinde olanları” Medya aracılığıyla yönlendirip ilahi yoldan saptırıyorlar.

Medyanın günümüzde insanları yönlendirmekteki fonksiyonu inkar edilemez, “Samiri’nin” günümüz versiyonu “Medyadır”.

Dünyadaki medya patronu siyonistler ellerindeki güçlü medya kuruluşlarına, uydulara sahip olmalarına rağmen hakkın sesi olan birkaç İslami kanal karşısında aciz kalmış durumdalar.

İslam Cumhuriyeti’nin kanallarını kapatmalarına hangi açıdan bakarsak bakalım siyonistlerin zaaf ve zilletini görmekteyiz. Bunları kısaca şöyle sıralayabiliriz:

a) Binlerce kanala sahip olmalarına rağmen bir kaç İslam kanalının karşısında dayanamıyorlar.

b) Fikir ve beyan hürriyetinde nasıl sınıfta kaldıkları ortaya çıkıyor.

c)Hangi medya kuruluşu olursa olsun siyonistlerin siyaseti doğrultusunda hareket etmiyorsa karartılacaktır.

d) Fikir, düşünce alanında yenemedikleri İslam Cumhuriyetini zorla, ambargoyla, hakkın sesi tv kanallarını kapatmayla engelleme yolunu seçiyorlar.

e) Hak sadece Allah’ın rızası doğrultusunda ve batıla taviz vermeden kitle iletişim araçları aracılığıyla tebliğ edilmelidir.

İşte batı dünyasının gerçek yüzü, silah/zor ile alt edemediklerini ekonomik ambargo ve yaptırımlarla yıldırmaya çalışıyorlar ve en sonunda “Samiri” yolunu seçiyorlar.

Bunlar kimi korkutuyorlar, biz İbrahimin izleyicileriyiz, Nemrutların güçlerinden korkmayız. Biz Musanın izleyicileriyiz Firavun, Karun ve Samirinin hilelerinden haberdarız, biz hz. Muhammed-i Mustafa’nın ve Ali’nin evlatlarıyız, Ebu Cehillerin cehaletinden, hilekar Muaviyenin hilelerinden korkmayız, biz Hüseyinin çocuklarıyız Yezidlerin zülüm ve baskılarından korkmayız.

İslam inkılabını gerçekleştiren Hz.Musa’nın varisi İmam Humeyni (r.a) vahiy nurunu beyan ederek elindeki Musa asasıyla siyonistlerin bütün hile ve desiselerini alt üst etti ve şimdi de Hz. Mehdi’nin (a.f) naibi İmam Hamenei, nefesiyle hakkın nurunu dünyaya beyan ederek siyonistleri aciz kılmaktadır.

Vesselamu aleykum verahmetullahi berekatuh

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu