DÜNYAFilistinİNSAN HAKLARIMEDYA ANALİZSon Dakika

Kerbela esirleri adım attıkları her yere Ehl-i Beyt mektebinin tohumlarını serptiler

Kerbela kıyamı hakkında konuşan ilim havzasının seçkin üstatlarından ve aynı zamanda Ayetullah Musevi Erdebili’nin oğlu, Ayetullah Seyyid Cevad Şehristani’nin de damadı olan Hüccetül İslam Seyyid Ali Musevi Erdebili önemli açıklamalarda bulundu. İşte o açıklamalardan bazı bölümler:

İmam Hüseyin’in (a.s) tarihi hareketinin çeşitli boyutları vardır. Zulmü kabullenmemek bu hareketin en fazla öne çıkan yönüdür. Hazretin azıcık yarenine rağmen teslim olmayıp kanının son damlasına kadar savaşması da hareketin bu yönünün ön plana çıkmasına sebep olmuştur.

Zulme boyun eğmeyişin herhangi bir dine mensup olmakla ilgisi yoktur. İnsaniyeti olan herkesin fıtratında bu özellik vardır. Aşura olayı insanların fıtratına uygun bir harekettir ve İmam Hüseyin tüm insanları kendi fıtratlarına dönüş yapmaya çağırmıştır.

Kerbela olayının ardından Ehlibeyt esirleri adım attıkları her noktaya Ehl-i Beyt mektebi tohumunu atmışlardır. Bugün bu şehirlerin çoğunda Ehl-i Beyt mektebi mensupları vardır. Dolayısıyla İmam Hüseyin’in (a.s) bu hareketi başlattığında aile efradını da yanında götürmesi, onun bu önemli öngörüsünü ispat etmektedir.

İmam Hüseyin’in bu hareketindeki en önemli hedefi kendisinin de ifade buyurduğu gibi iyiliği emretmek ve kötülükten men etmekti. Hazret Medine’den yola çıkmadan önce ceddi Resulullah’ın (s.a.a) kabrinin yanına gelip şöyle dua etti: Allah’ım, sen biliyorsun ki ben marufu seviyorum ve münkerden nefret ediyorum….

Burada şu sorulabilir: Acaba İmamın kıyam ettiği dönemdeki en belirgin münker / kötülük ne idi?

Yezid gibi birinin İslam dünyasının başına geçmiş olması, Ümeyye oğullarının savaş meydanlarında ortadan kaldıramadıkları dini siyaset yoluyla ortadan kaldırma teşebbüsünün açık ispatıdır. Onlar İslam dinini ortadan kaldırmanın ve kendi dünyevi saltanatlarını güçlendirmenin mücadelesini veriyorlardı. Çünkü Peygamberin getirdiği İslam dini, onların saltanatı için büyük bir tehlike idi. İslam dinini o kadar sulandırdılar ki işi Çarşamba günü Cuma namazı kılmaya kadar götürdüler… “Bidatler zuhur ettiğinde âlim, ilmini ortaya koymalıdır” rivayetinin de bir gereği olarak İmam Hüseyin kıyam etmeliydi. Bidatlerin aşamaları vardır. Bazı bidatler dinin aslına zarar vermez; ona gösterilecek bir tepkinin oranı ile dinin aslına zarar verecek bir bidate karşı gösterilecek tepkinin oranı eşit olmamalıdır. İmam Hüseyin (a.s) dinin aslının ortadan kaldırılması ile karşı karşıyaydı. Bu yüzden ortaya koyacağı tepki insanların uyanışına vesile olmalıydı. Ancak böyle bir kıyamla insanları uyandırabilirdi ve o, bunu en güzel şekilde yerine getirdi.

O hazretin şehadetinin ardından Ehlibeytini zincirlere vurdular. Geride kalan musibetzedeleri psikolojik açıdan da mağlup etmek için onları şehir- şehir dolaştırdılar. Kerbela şehitlerinin kesik başlarını mızraklar ucunda esirlerin önünde taşıyarak onlara daha fazla acı yaşatmak istediler… Ancak İmam Hüseyin mektebinden yetişmiş o seçkin insanlar bu durumu kendi lehlerine dönüştürdüler. Kim olduklarını insanlara anlattılar ve Ümeyye oğullarının maskesini düşürdüler, onların çirkin yüzlerini gittikleri her yerde anlattılar. Yani adım attıkları her yerde Ehl-i Beyt mektebinin tohumunu attılar.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu