DÜNYAİNSAN HAKLARIİSLAM BÜYÜKLERİ

Lübnan Hizbullah Lideri Hasan Nasrullahın Bugün Yapmış Olduğu Konuşmasının Geniş Özetini Sunuyoruz.

Şehid Hasan’ın direnişe sunduğu katkılardan bahsetmeyeceğim, çünkü biz halen savaşın içindeyiz. Tüm şehitlerimizin (direniş yoluna) sundukları katkıları ve zaferleri konuşacağımız günleri de göreceğiz inşallah.
– Lakkis, bir çok fedakarlıkta bulunmuş bir mücahid idi. Çok çalışkan ve sevecen bir insandı. Direnişin keskin zeka sahibi erlerinden bir tanesiydi.
– Savaş döneminde cephede en öndeydi. Baalbek’teki gençlik döneminde onunla çok iyi arkadaştık.
– Elimizde olan bütün bilgiler, Lakkis suikastinin ardında ‘İsrail’in olduğunu doğruluyor.
– Suikastin arkasındaki grup, bir perde. ‘İsrail’ medyası da suikastin arkasındaki ellerden bu şekilde bahsetti. Biz, Lakkis’i kimin şehit ettiğini biliyoruz; biz düşmanın kim olduğunu biliyoruz.
– Lübnan’daki bazı gruplar, Hizbullah’ın yalnızca 14 Mart Cephesi’ni hedef aldığını söylüyorlar. – Hizbullah’ın tek derdi düşman karşısında Lübnan’ı muhafaza etmektir.
– Biz, bölgeye yönelik Batılı-Siyonist projeyi çökerttik. Dolayısıyla intikam almış olmaları normal. Direniş projesine bağlılığımızı ortaya koyarken ödeyeceğimiz bedelleri göze alarak yola çıktık.
– Lakkis Suikasti, Hizbullah’ın geçmişte kazandığı zaferlere ve geliştirdiği kapasiteye misilleme olarak gerçekleştirildi.
Hizbullah Hakkında Ortaya Atılan Yalanlar Hakkında
– Ödediğimiz başka bedeller de var. Medya üzerinden Hizbullah’ı karalamaya çalışıyorlar.
– Medyada Hizbullah hakkında çok sayıda iftira ve yalan dolaşıyor.
– Bazı Lübnan ve Arap kanalları Suriye’de ölen savaşçılarımızın sayısı hakkında sürekli yalan söylüyorlar.
-Hizbullah hakkındaki yalanları tüm dünyaya yayma gayreti içindeler. Örneğin, Doğu Ğuta’da ilk önce 500 Hizbullah savaşçısının öldüğünü söylediler sonra bu sayıyı 1000’e çıkardılar. Yalan söylüyorlar! Kaç kişi olduğumuzu sanıyorlar?
-Böyle yaparak Hizbullah’ın ve savaşçılarının moralini bozmak istiyorlar.
– Bunlar savaşın sonuçlarıdır. Biz bu savaşa girerken şehit vereceğimizi biliyorduk. Ama şehitlerimiz hakkında konuşmayın. Biz sizin şehitlerine saygısızlık etmiyoruz; siz de bizim şehitlerimize saygısızlık etmeyin.
Hasan Lakkis’in Kalamun savaşında öldürüldüğü iddiaları üzerine
– Bizim şehitlerimizin nerede can verdiklerini açıklamamız gerekmiyor. Biz bunu ancak şehitlerin ailelerine söylüyoruz. Şehit ailelerine şehadet haberi vermek için gittiğimizde onlar diyorlar ki “Allah’ım bu şehidi bizden kabul eyle”.
– Şehit ailelerinin ve Lübnan’daki halk direnişinin azmi ve kararlılığı yerinde.
– (Yine yalanlardan bir tanesi de) Hizbullah olarak halka çağrı yaptığımız ve onları Hizbullah savaşçısı olmaya çağırdığımız yönünde. Böyle bir şey yapmadık ve öyle görünüyor ki süreç o noktaya hiçbir zaman varmayacak.
– Hiç kimse Hasan Lakkis suikastinin karşılıksız kalacağını düşünmesin. Katiller, şimdi ya da sonra mutlaka cezasını bulacak. Katiller yaptıklarının karşılığını dünyanın neresine giderlerse gitsinler bizzat kendileri görecek, onların akrabaları ya da yakınları değil.
Lübnan İç Siyaseti Hakkında
– Son zamanlarda (14 Mart tarafından) Trablus’ta yapılan bir konuşmada Hizbullah’a açıkça saldırdılar ve bizi Tekfirci katiller olarak nitelediler. Öyle görünüyor ki bizimle masaya oturmaya niyetleri yok. Bu konuşma açık bir şekilde savaş ilanı olarak da algılanabilir. Eğer öyleyse uyarıyoruz. Biz sizinle savaşmak istemiyoruz, size ayıracak vaktimiz yok. Bizim savaşımız ‘İsrail’ ile. Ama yine de bizimle oynamayın. Daha fazla da ileri giderseniz diyalog ve birlik (hükümeti) için açık kapı kalmaz.
– Hiç kimse, son günlerde Sayda’da Lübnan Ordusu’na yönelik düzenlenen saldırıların tehlikesini görmezden gelmemeli.
-Bu İran konsolosluğu önünde patlayan bombalardan ve diğer bombalı araç saldırılarından daha tehlikelidir.
– Herkesi, askeri noktaları korumaya davet ediyoruz, çünkü ordu üzerinde halen milli bir mutabakat vardır. Ordu, tehlikeden uzak tutulmalı, eleştri oklarına tabi tutularak değersizleştirilmemeli ve ordunun rolü küçümsenmemelidir. Ordudan şikayetçi olanlar varsa bunu medya üzerinden değil; ordu komutanlığına giderek bizzat yapsınlar.
-Ulusal birlik hükümeti noktasında halen olumlu düşünüyoruz. 25 Mayıs tarihinde cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılması elzemdir. Bu konuda iç müzakelerin önünü tıkayanların karşısında dik durmaya çağırıyorum. Ülkede hükümetin kurulmasına Suudi Arabistan karşı çıkıyorsa ona karşı dik duralım; İran karşı çıkıyorsa İran’a karşı dik duralım. 25 Mayıs’ta cumhurbaşkanımızı dışarıdan gelen emirler doğrultusunda değil de kendi irademizle seçmiş olursak; o gün gerçek bağımsızlık günü olacak. Ülkede cumhurbaşkanlığı makamının boş kalması durumunu reddediyoruz. Bu konuda kendi cumhurbaşkanı adayımızı da açıklayacağız.
Hizbullah’ın Suriye’deki Varlığı Üzerine
– Bizim Suriye’deki varlığımız her siyasi konuşmanın ana konusu haline geldi; diğer partiler ülke içindeki siyasi problemleri buna bağlıyorlar. Suriye’de yaşananlar hem Suriye halkını hem Lübnan halkını hem de Filistinlileri çok ciddi manada tehdit ediyor. Yaşananlar, Sünniler için de tehlike, Şiiler için de.
-Açıktır ki; diğer siyasi partilerden yapılan bu tür yorumlar, üzerimizde bir baskı kurmaya yönelik; ama şunu söyleyeyim tüm çabalarınız boşuna. Suriye’deki duruşumuz değişken değil!
– Suriye savaşı varlık savaşıdır. Suriye’deki rolümüz Lübnan’daki siyasetten daha önemlidir. Kararımız kesin ve son karardır. Ne yaparsanız yapın; istediğiniz sonuca varamayacaksınız çünkü bu stratejik bir mesele.
– Öyle görünüyor ki (Suriye’deki kaybından dolayı) gözleri kararmış olan bir ülke, kişisel nefreti yüzünden Lübnan’ı ateşe atmak istiyor. Şehidimize, ailesine, arkadaşlarına ve tüm şehitlerimize söz veriyoruz ve diyoruz ki “yolunuzu sürdüreceğiz” ama bu süreç sabır ve tahammül gerektiriyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu