Küçük ManşetlerMAKALE KÖŞESİYAZI-YORUM

‘Sermayeyi kediye yükleyenler’

Yazı-yorum köşemizde Yeni Akit gazetesi yazrı  Mustafa Özcan’ı konuk ediyoruz,yazarın 11.07.2012  tarihli köşe yazısı sizlerin beğeni ve yorumlarına sunulmuştur.

‘Sermayeyi kediye yükleyenler’

Geçmişte fikri hamule ve sermayelerini İran’a yükleyenler gelişmeler karşısında sarsılıyor ve sermayelerini kaybetme endişesiyle bin dereden su getiriyor ve İran’a ve dolayısıyla kendi konumlarına mazeret üretmeye çalışıyorlar. Bu yolla sermaye kurtarılmaz.Bunun yolu ihkak-ı hak ve adaleti teslimdir. Bölgenin Arap Baharıyla birlikte kaynama ve çalkalanmasıyla birlikte kimi kesimler sağa sola yalpaladılar. Kimi Kemalistler adeta tabir caizse ‘Beşşarcı’ hatta ‘Humeynici’ kesildiler. Kimi ‘Humeyniciler’ ise Kemalist oldular. Her ikisini birden olanlar da var. Gam değil. Suriye hadiseleri turnusol kağıdı gibi. Muhammed Ail Sabuni’nin oğlu Ahmet Sabuni’nin ifadesiyle ‘es sevrat tekşifu’l avrat’ yani devrimler insanların zamirlerini, cibilliyet ve karakterlerini ortaya seriyor. Gönüllerinde iki zıt sevgiyi birden barındıranlar Suriye meseleleri üzerine bunları telif edemez duruma düştüler. Gönülleri parçalandı. Gönülleri parçalananlar, ‘pragmatik Hüseyinciler (R.A.)’ gibi davranıyorlar. Hazreti Hüseyin’in cephesini terk ederek Yezit’e yamananlar ve paralı askeri olanlar eski arkadaşlarıyla cephede mübareze halinde karşılaşınca kendilerini şöyle savunacaklardır: “Kılıçlarımız Yezit ve gönüllerimiz Hüseyin ile.” Evet bu, trajedi içinde bir başka trajedidir. Cüzdan ile vicdan arasında kalınca insan bocalıyor ve bazen cüzdanının sesini dinleyerek saf değiştirebiliyor.
¥
Suriye üzerinde Türkiye ile İran arasında saflar karışınca ve yeniden karılınca birileri açığa düştü. Türkiye’de hükümet ile İran sevgisini birleştiren veya eskiden fikri sermayesini o yöne yatıranlar şahsiyet parçalanmasıyla(şizofreni) karşı karşıya kaldılar. Bir tarafta pragmatik anlamda AKP’ye yakın duruyor diğer taraftan da ilk göz ağrıları olan İran’dan vazgeçemiyorlar. Allah kimseyi böyle ayrılık hallerine düşürmesin. İki tarafı da karşılarına alamayınca bazen topu taca atıyorlar. Türlü türlü teviller üretiyorlar. Hatta savunmadan hücuma geçerek bizim gibilerini kastederek ‘mezhepçilik’ yaptığımızı ve ateşe benzinle gittiğimizi düşünüyorlar. Sanki Suriye’de ölen yiten yokmuş gibi! Gönülleri ve şahsiyetleri bölünenler yani şizofrenik makamdakiler kendi içlerinde tutarlı olmak ve kendilerini resetleyerek yeniden şahsiyet bütünlüğüne kavuşmak yerine ileriye kaçmayı marifet sayıyorlar. Beşşar’ın palavralarıyla yapmaya çalıştığı gibi. Halbuki baştan beri teenni ve itidal ile hareket etseler ve isim yerine sıfata, tabela yerine gerçeğine baksalar aldanmayacaklar ve bu vartalara hiç düşmeyeceklerdi. Yanlış bariz hale geldiğinde de kendileriyle yüzleşmekten kaçınmayacaklar. Lakin fikri sermayelerinin iflasına kabullenemiyorlar. Bu, Beşşar’ın yaptığı gibi narsizmdir. Beşer şaşar. Vicdanlarına dönemeyince dönüp dolaşıp 30 yıl önce gerçekleri görmüş insanlara kara çalıyorlar. Sanki Suriye’de olup bitenden İran-Suriye ekseni değil de bu insanlar sorumluymuş gibi. Elbette herkes İran’daki devrimi anlamaya çalıştı ve hiçbir olumlu ve müspet tarafı olmayan Şah’ın gitmesini alkışladı. Lakin yine doğrularıyla yanlışlarıyla yeni bir süreç başladı. Kapılmak yerine bunu iyi takip, teşhis ve analiz etmek gerekiyordu. Lakin kendilerini devrimin cazibesine kaptıranlar teenniye iltifat edebilecek durumda değillerdi.
¥
Belki de baştan bir hata payı konulsa idi daha sağlıklı tutumlara ve sonuçlara ulaşmak mümkündü. Bu, İran’ı da dengeye çekerdi. Lakin muhakeme edenler suçlandılar ve dışlandılar. Bu konuda en ibretlik durum, Ayetullah Muhammed Şirazi’nin hikayesidir. Şiileri Irak rejimi aleyhinde kışkırttı ve bütün siyasi kariyerini Humeyni’nin desteğine bağladı. 1982 yılında Ayetullah Humeyni ondan yüz çevirerek Muhammed Bakır el Hekim’i gözdesi haline getirdi. Şirazi durumu anladığında afalladı ve kendine gelemedi. İnzivaya çekildi ve Saddam yönetimine ilişmekten geri durdu. İran Devrimini sil baştan yeniden değerlendirdi ve bir şeylerin yanlış gittiğini gördü. Sonunda eski dostu Ayetullah Humeyni’nin getirmiş olduğu rejimin istibdada dayandığını ve şûradan ve demokrasiden uzaklaştığını keşfetti! Aynı acıyı Humeyni sonrasında yenilikçiler de tadacaktır. Saddam devrilinceye kadar devrim ve savaş isteyen Şirazi, Hurremşehr’in kurtarılmasından sonra özel meclislerinde artık savaşa bir son vermenin gerekliliğinden bahsediyordu. Ama ötekiler gibi bunu Humeyni’ye açacak cesareti yoktu (http://alkatib.co.uk/sh18.htm). Ama savaş 6 yıl daha tavsamadan devam etti.
Suriye’ye gelecek olursak; dünün Hama’sı bugünün Suriye’sidir. Dün Hama’da İran’a mazeret üretenlerden bazıları kaldıkları yerden mazeret üretmeye devam ediyorlar.
¥
Nasuhi Güngör gibi hâlâ geçmişin muhasebesi yerine ‘kışkırtıcılardan’ hesap sorma makamında olanlar var. Suriye ile İran arasında mezhebi bir yakınlığın ve dayanışmanın olmadığını savunuyor. Doğru çıkmak için bunu temenni ediyor olmalı. Halbuki, Suriye’de Nuseyri azınlığa Alevi kimliği giydiren Fransız manda yönetimi olmuştur. Ve Fransızların açtığı bu çığırı Şii ulema ve ardından devrim İran’ı sürdürmüştür. Kayıp İmam Musa Sadr, Hafız Esat’ın cumhurbaşkanlığı için dinen anayasal uygunluğunu tezkiye eden Şii alimidir. Dini durumunu Caferiliğe eşit bir statüde saymıştır. Musa Sadr’dan sonra da Humeyni ile Esat rejimi müttefik olmuşlardır. Ortada bir silsile var. Nuseyrilik ile Şia ayni olmasa bile en azından akraba anlayışlardır. Azınlıkların çoğunluğa tahakkümünün yolunu açan Fransızlar olmuştur. Reşit Rıza ilginç bir biçimde Fransız manda idaresi altında bu idareden cesaret alan Şiilerin de Sünniler aleyhinde propaganda atağına kalkıştıklarını yazmaktadır. (Es Sünnetü ve’ş Şia, cilt: 2, s: 3, Edvau’s Selef, 2010). Şah’ın sıkıştırması sonucu Irak’tan sınır dışı edilen Ayetullah Humeyni bir müddet Paris’te Fransa’nın misafiri olarak kalmıştır. Konunun uzmanlarından Stephen Carroll (http://www.france24. com/en/20120709-iran-annan-heads-iran-after-positive-syria-talks) gibi herkes iki taraf arasında geçişken mezhep hatlarından bahsederken Güngör gibilerin bunu reddetmekte neye dayandıkları merak konusudur! İbni Haldun’un deyimiyle, inanç bağlarının da ötesinde aynı temelde aralarındaki asabiyet bağı ve ittifakı, inkar edilemeyecek gerçekler arasındadır.

 

İlgili Makaleler

6 Yorum

  1. “Velayet-i fakih rejimi ne halkıyla ne de çevresiyle uyum sağlayabildi. Kilitlendiği tek husus Pers İmparatorluğunu yeniden diriltmek oldu. Bunun için imkanlarını seferber etti ve şansını zorladı.”

    bu sözden sonrasını okumadım. çünkü yazarın istifrağ kabiliyetinin gelebileceği noktayı bu sözler yeterince anlatıyor. deveye neden boynun eğri diye sormuşlar ya işte o durum. bunların neresini düzeltelim ki Allah aşkına. her satırı iftira her satırı dayanaktan yoksun, her satırı küfre ve nifağa hizmet eden bir yazı olduğu yukarıdaki dayanaksız, mesnetsiz sözden belli.

    sorsak acaba velayeti fakihi açıklayabilecek mi? birazcık insafı olsa ve açıklayabilecek bilgisi olsa zaten tabi olurdu ya neyse…şeytanlarıyla başbaşa kalanların düştükleri çukurda ne yaptıklarını görmek isteyenler okusunlar bakalım..

  2. her tarafı ile kin ğayz nefret ve ihanet dolu bu yazının son kısmında kullanılan sokak jargonu ve argo ifadeler yazarın içinde bulunduğu halet-i safilin ve edaniyi gayet net açıklıyor.diyecek birşey kalmıyor belki amma şunu da söylemek lazım yazarın İran İslam Cumhuriyeti’ne olan düşmanlığı bugüne has bir şey değil geçmişi köklere dayanan hatta diyebilirim ki köklerine dayanan bir durum son günlerde yazdığı bir dizi küfür ve hakaret içerikli yazıları bunun işareti olduğu gibi Debka File gibi siyonist siteler bile böyle yazıları yazmaya ne cesaret edebilirler ne de kalemleri yeltenir. bir tavsiye de Akit abone ve okuyucularına o çizgiyi benimseyen dostlara bir çizgi hakkaniyetini doğruluğunda ve tavizsizliğinden alır 28 Şubat’ın tırajını yükselttiği ve halen o süreçte biriktirdiği krediyi kullanan-nemalanan gazetenin bugünlerdeki toplam tırajının aboneler dahil 50000 olduğu söyleniyor böylesine bir batağa saplanıp süreci okumayan bir gazetenin insanlara neler vereceği pek açık ve nettir vesselam

  3. BU DAHA ÖNCE KIZI EROİNDE ÖLEN YENİ ASYADA YAZIYORDU. OZAMAN ONLAR İÇİN KURTARICI DEMİRELDİ. YANİ DEMİRELİN HİDAYET ETTİRDİKLERİNDEN.OZAMAN AĞABEY FULLER ÖYLE EMRETMİŞTİ .ŞİMDİ BÖYLE..

  4. YAZIDA ELLE TUTULUR BİR DELİL YOK. BİZ BÖYLE SALLAMA USUL YAZI YAZARSAK,İNSANLARI İKNA EDEMEZİK. SURİYE MİTİNGLERİ SÖNÜK GEÇER.

  5. MUSTAFA ÖZCANA CEVAP

    MUSTAFA ÖZCAN ERİŞEMEDİĞİ ÜZÜME EKŞİ DEMİŞ

    Kimin zikri neyse fikri o dur. Biz eskiden cephelerde ki bütün savaşları kazanırdık. Osmanlı buna bir örnektir. Siyonist devleti kurmak için Osmanlıyı yıkan sizin sevdalı olduğunuz büyük güçler işgal ettikleri yerlerde uzun süre kalamamışlar. Siyonist güdümlüleri cephelerde darmadağın etmişler. Amma velakin sizin de meziyetinizi taktir etmek gerek. Masa başlarında bizi alt edip,her ülkeye bir Siyonist sevdalı koymayı başarmışsınız. Bütün bu sarsıntılar içinde bizim ülamalarımız,pes etmemiş. Halkların üzerindeki ataleti atmaları için çalışmışlar.

    Bediüzzaman Said Nursi(Hzleri) (bu iltifat zoruna gitse de) şam da verdiği hutbede (o zaman Suriye biz Osmanlıya aitti) 1371 yılında fecir doğacaktır. Eğer o fecir kazip olursa 30-40 yıl sonra fecr-i sadık doğacaktır. Yani 1401 de fecri sadık doğacaktır. 1401’de de yani 1979 da İran da devrim olmuştur. İran’ı bize bediüzzaman tarif etmiş. Deccalı da tarif etmiş. Tek kişi olmayacağını bir sistem olacağını söylemiştir. İsteyen Deccalın safında olur. İsteyen Bediuzzamanın “şark tarafında bir nur görüyorum. Bidâlarzulumatını dağıtacak” dediği o safta. Biz senin gibi hrıçın değiliz. Bizim sermayemiz kur’andır. Maide 54’ de siz gerisin gerisin dininizden dönerseniz sizin yerinize başka bir kavim getiririm demiştir.

    Sende Yasekar gibi Meryem’e verilen nimetten dolayı gocunursan, gocun, Allah u Teala Fatihe İstanbul’u fethetme şerefini vermiştir. Takdire karşı nekadar ulursan ula etki etmez.

    Bu asırda da İranlılara İslam-ı nasip etmiş. Onlar sahip çıkmışlar. (Vallahuyu’tihimenyeşa) (ben anlamını yazayım senin gibi çok bilmişler için) Allah bu nimeti de (ahir zamanda) istediğine verir.(Maide 54) Bundan dolayı sermayeyi kaybeden sensin. Tabi ki kur’an senin için sermaye ise.
    Konumlarına mazeret üreten sensin. Biz eskiden beri ,kur’an-ın ve müfessir bediüzzamanın işaretine göre hareket ederek Deccalın, siyonizmin, ataizmin karşısındayız sen ise onlara hakimiyetlerinin genişlemesi için danışmanlık ediyorsun. Suriye yi içten yıkmak için yaptığın danışmanlık,karganın danışmanlığına benziyor. Kılavuzu karga olan burnu …..çıkmaz.

    Sarkozide ocakta Beşar yok dedi kıçına tekmeyi kendi halkı attı. Onun da senin gibi kılavuzları vardı. Sermaye mermaye kalmadı. Hakeza Mübarek, Şirazinin tenkit ettiği gariban Saddam,Afganistan,Zeynelabidin,Kaddafi. Bir bak kaybeden bizmiyiz, Siyonistler mi. Süleyman ı İsrail kurtardıysa da kaddafi’yi İsrail de yaşayan teyzesi bile kurtaramadı. Her ne kadar,geçen sizin şu Avrupa veövgüyle bitiremediğiniz mahkemesi,kaddafinin oğlunu kurtarmak için gittiyse de, kendilerini deliğe sokamamakta aciz kaldılar. Şimdi siz mi kaybettiniz biz mi ? Sudan Hamas İslami Cihad,eskiden fuhuş merkezine çevirdiğiniz Beyrut, kimden yana. Siyonistlerin arka bahçeleri Latin Amerikadan ne haber sizin Amerika muhaliflerini Rusya da dediğiniz Chavez de İsa ve Mehdinin çıkışını beklemekte. Yakınlık uzaklık, Veysel Karanilik, Ebu leheblik ince konular. Şimdi siyonizmin elinde olan bu kadar yer elinden çıkmış bulunamkta Osmanlı dağıldığı zaman bizim çektiğimiz sıkıntıyı şimdi siz çekiyorsunuz. Onun için bu kadar hırçınlık normaldir.

    Sağa sola yalpa yapan sizsiniz. Birileri Arafat ,Mübarek ,Kaddafi ile kucaklaşırken neredeydin.
    Ahmet Sabuninin dediği gibi devrimler,Siyonist sevdalıların cibilliyetini ortaya çıkardı.
    Gönüllerinde Siyonist sevdayı barındıranlar Arafatın etkisini kırıp Filistinlileri etrafında toplayan Hamas ve İslami cihaddan (halkımızdan korktuklari için ) öçlerini alamayanlar, Suriye’yi dövmeye başladılar. Mavi Marmara da gönderdiğimiz buğdayı bile Filistinlilere çok görüp Siyonistlerin semizlenmesi için İsrail e bırakanlar, siyonist tankların yok edilmesi için silah gönderen Suriye ye gazaplanmazlar mı. El çabukluğu yapan tombalacılar gibi zamanımız yezitlerini deccallarını Bediüzzamanın düşmanlarını unutturmaya çalışıyorsun.
    Senin ilk gazeten Demirel i Mehdi olarak göstermeye çalıştı. Attığınız toplar taca gidince de avratlar gibi bağırıp çağırarak baskın çıkmaya çalışıyorsun. Fikrini sermayeni bediüzzaman düşmanlarına yatıran sizlere göre deccal ne oldu. Değişti mi?. Kim değiştirdi. Kim o sarığıyla cübbesiyle kendisine benzediğini söylediğini söyleyen peygamberin ahir zaman mehdisi. Göster de Mehdini görelim. Allah kimseyi senin durumuna düşürmesin.

    Suriyede ölen,yitirilen yine bizim sermayemiz. Siyonistler maşaları eliyle katliam yapıyor. Nasılda Sabırla bekliyorsunuz şu Suriye yıkılsa diye, Siyonist sevdalılar,100 yıldır TeoderHerzl fikirleri doğrultusunda katliam edilen Filistinlilere niye ağlamıyorlar. Siz Siyonist sevdalılar ne kadar SuriyeyiHamastan, İslami Cihaddandireniş cephesinden uzaklaştırmak istesenizde (bunu kucaklaşarak başaramayınca) Gazze de, Güney Lübnan da kovuldukları gibi Arzı Mevud toprağının parçası olan Suriyede de kaybetmenin verdiği ızdırapla mutu ğayzikum olacaksınız.
    Siyonistler sizin reset düğmenize basarak eski yazdıklarınızı resetlediler. Beşarın palavralarında Türkiye de etkilenip suriyedeki gibi kızlarımız liseye Hz. Fatma gibi giyip gitseler, başörtüsü serbest olsa iyi olmaz mı. Aynı şekilde kamuda da olsa iyi olmaz mı. O zaman bizede palavracı diyemezlerdi. Gerçi siz örtü ayetini, kitaplarınzda siyah kalemle silmiştirsiniz. Fakat biz sarı fosforlu kalemle çizmişiz. Türkiye’nin palavracı Beşarı olsaydı. Palavra bize yarardı,kızlarımızda başörtülü okuyup,çalışabilirdi.

    Beşar isim tabelasına kafayı takan sensin. Biz isefilistindeki olumlu sıfatına bakıyoruz. Yani sen tabelacısın. Hamada katliam yapan,Fransaya kaçıp sizin safınıza geçen Rıfat Esad Hama katliam komutanı haddan Şaron yönetimiyle 120 askeri kesip doğrayan Albay Harnus sizin tabelanızın asılı olduğu dükkandan değilmi? Sen 30 yıl önce gerçekleri görmüşsen ŞAhıngidişini de alkışlamamışsındır.

    Doğrularıyla yanlışlarıyla yeni bir süreç başladı demişsin, bu süreci kimin başlattığını söylememişsin. Teşhis ve analizlerini cezire arabiya…..ve diğer kanalların ölülerinin sonradan dirildiği sahneler üzerine yapıyorsunuz, Şehirlerde bombayı patlatıp intihar ederek suçsuz insanların paramparça olmasını sağlayanların teröristler değildebeşar olduğunu söyleyenleri esas alarak yapıyorsunuz. Yapanların isimleri sizden olduğu belgelenince dut yemiş bülbül oluyorsunuz. Yine kesilip nehire atılanları Beşar yaptı diyor ona göre yorum yapıyorsunuz, sonrada teröristleriniz ortay çıkıyor duymamış gibi yola devam ediyorsunuz.

    Hadiste bir yalanı çıkan muteber değilken sizler her şeyiniziyalan üzerine bina ediyorsunuz. Topluca cenaze namazı kılınıyor namaz bitince teröristler dirilip ayağı kalkıyor. Cezirenin verdiği ilk kısma binaen o günkü yazınızı bina ediyorsunuz.

    İran ı dengeye, senin büyük ağabeylerin çekememiş. İran emperyalizmin dengesini bozmuş. Tabiki sizin de sağlığınızı, dünya çapındakii Siyonizm dengesi alt üst olmuş. Hazin sonu inşallah hepiniz göreceksiniz. Muhammed Şirazi Iraklı bir şii değil mi.
    Şimdide sapık dediğin şiilere sarılıyorsun. Her yol mubah misali. İmam Humeyni sapık bir şiiyi dışlamış daha iyi değilmi. Şii sizin safınızda oldumu,Azerbaycan başaörtü düşmanı Aliyev laik Allavi,Nusayri, Rıfat Esad, Pakistan da Buttonun kocası aklanmış kaşık oluyor. En yakın dostlarımız oluyor. Çünkü siyonizmin planlarına aykırı hareket edip Yeni Dünya düzeninizi bozmuyorlar. Sayın Şirazi Bey ,İmam Humeyni’nin oyuna gelip şiileri Saddam gibi bir evliyaullahın aleyhine kışkırtırsan sonun böyle olur. Şirazi Saddam gibi bir mübareğin bu Dünya da hiç kimseyi incitmemiş birinin aleyhinde konuşmanın yanlışını anlayarak sizin gibi Siyonist sevdalıların safına geçmiş. Saddam gibi bir kafire ilişmekten geri durmuş. Aferin sana Şirazi,Mustafa beyin aferini herkese nasip olmaz öbür dinyada Allah seni affeder. Saddama kem gözle baktığın için. Hoş görmemiz lazım.
    Herkesin senin gibi Siyonist önderleri,Demirelleri, 16 yaşındaki kızını eroinde öldüren liderleri yokki, demokrasinin tadını anlasınlar. Adamın kızı Eroinde ölüyor, demokrasiye inancımdan dolayı, bizde (Demokrasi de) her halt serbesttir, mutluyum diyor.
    Sen dininin,ağabeylerinin kıymetini bil. Bediüzzamanın dediği gibi istibdadı mutlaka cumhuriyet adını verdikleri yol herkese nasib olmaz.

    Şirazinin dediği gibi Hürremşehir kurtulduktan sonra,bize ne Saddamın ülkesi Iraktan. İstediğini öldürüp kaldırsın sayın Siyonist sevdalı,İmam Humeyni ye akıl vereceğine aklını kendine sakla. Bizim hangi Hürremşehrimiz Beşarın işgali altında. Siz,Beşara her türlü müdahaleyi yapıyorsunuz,Saddam’a İmam Humeyni müdahale ederse feryadı basıyorsunuz. Bu çelişki neyin nesi
    Hama da katliam yapanlar şu an sizin safınızda. Hamanın acısını gerçekten hissediyorsanız,onları yargılayın. Şuan size sığınmışlar.

    İran ile Suriye arasında mezhepten dolayı birlik var diyorsun. Bu birlikte mezhep esas olsaydı komşusu Azerbaycanla birlik olurdu. Pakistanda Siyonist sevdalı şii,Buttonun eşiyle birlikte olurdu. Şahla birlikte olurdu,onu yıkarak Siyonist sevdalıları üzmezdi. Irakta Siyonist sevdalı Şii Allavi,çelebi ile birlikte olurdu,sizin birlikteliğiniz gibi. Allavi sizi kendine daha yakın görüyor. Demek ki Siyonist sevdalı Sünni ve Şiilerle ilişkisi yoktur. Sen tabelayla hareket ediyorsun. Sana göre Saddam,Barzani,Talabani,Keçi sakallı Lübnanlı Said Hariri,tüm Krallar,hemde ehli sünnetin hanifi kolundalar. Sana göre bu ehli sünnetlere baktın mı,Resulullahı müşahede etmiş olursun. Mazaallah
    Biz Beşarla ortak bakanlar toplantısı yapacaktık. O zaman niye uyarmadın,Beşar Nusayri’dir diye. Kandıramayınca,direnişi dışlatamayınca Beşar ekşi dediniz. Hama katliamcısı Rıfat esad Sünni mi oldu. Yoksa sen mi Nusayri oldun.

    Birde fransılara çok içlenmişsin. Arkalarında sorunlu bölge bıraktıkları için. Bak İngilizlerin arkada bıraktıklarında hiçbir fire var mı. Hepsi siyonizmin hizmetçileri. Allah onlardan razı olsun. Temiz adamlar. Hep senin gibi Siyonist sevdalıları bırakmışlar. Ama; Fransızların 1 suçu: görevini tam yapmamış, o yüzden fırçayı atmışsın. Yoksa sen azınlık çoğunluk hakkını mı savunuyorsun. Bahreyn ortada.
    Fransızların 2. Suçuna da değinmişsin. Humayniyi Pariste misafir etmiş diye. Öldürseydi,(bizim burada ki kazaya getirip) Şah gibi canu-ciğerinizi kovmasını engellemiş olurdu. Böyle Arzı Mevud hayalinizi, sekteye uğratmamış olurdu. Haldunun deyimiyle Suriye İran arasında nasıl bir nasıl bir asabiyet bağı var. Daha önce mezhep bağı var diyordu,İran Fars ırkından,Suriye ,Arap ırkından. Asıl sizin gibi Siyonist sevdalı İslami gözüken yazarların Siyonistlerle asabiyet bağı var. Acaba kaçıncı göbekten.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu