DÜNYAHABERLER

Ramazan bayramında binlerce Uygur vahşice katledildi

Çin’in uyguladığı sansür yüzünden, Doğu Türkistan’a bağlı İlişku bölgesinde Ramazan Bayramının ilk günlerinde yaptığı katliamla ilgili pek çok şeyin bilinmediği ortaya çıktı. Yeni yeni gelmeye başlayan haberler, dünyaya yardım çağrısı olarak gönderilen bir mektup ve bazı görgü şahitlerinin ifadeleri, bölgede 2009 Urumçi katliamı büyüklüğünde bir katliamın gerçekleştirildiğini ortaya koyuyor

Çin’in 5 Temmuz’da gerçekleştirdiği zulüm, baskı ve katliama ait bilgiler anında dış dünyaya aktarılabilmiş ve büyük yankı bulmuştu. Çin bu kez kitle iletişim araçları ile sosyal medyayı kontrol ve denetleme görevini Çin Ordusuna teslim etti. Çin ordusunun bilişim birimleri, bütün haberleşme sistemlerine el koyarak iletişimi kontrol altına aldı. Çin İşgal Ordusunun 27 Mayıs’ta Hoten merkezli başlattığı “Terörle Mücadele ve Sert Darbe Vurma Operasyonu” ile son Yarkent-İlişku Ayaklanmasına ait belgeler ve görüntüler, şu ana kadar dünyaya ulaşılabilmiş değil, sadece çok kısıtlı bazı bilgiler ulaşmış durumda.

Geçen hafta Yarkent sakinlerinden olduğu tahmin edilen bir görgü şahidinin çeşitli yollarla dış dünyaya ulaştırdığı bir mektup, Yarkent’teki Çin vahşetinin boyutları hakkında önemli ip uçları veriyor.

Uyghur.net’te yayınlanan mektupta, şu ifadeler yer alıyor: “28 Temmuz 2014’da Yarkent Şehrinin İlişku Kasabasının 15-16 ve 17.kentlerinde mukaddes Ramazan Ayının son gününü ibadet ile geçirmek (Çünkü,bizde Ramazan bayramı 29 Temmuz’da başladı) maksadiyla bir kısım hanımlar yatsı namazı sonrası Kuran-ı Kerim okumak ve ibadet etmek için toplanmışlar, erkekler ise, yatsı namazı için camiye gitmişlerdi. Hanımların bu toplu namaz kılma olayını muhbirleri aracılığı ile öğrenen ve hazır bekleyen silahlı Çin Güçleri, hanımların ibadet ettiği evlere baskın düzenleyerek, bebeklerin ve yaşlıların de bulunduğu gruba ateş açarak büyük bir katliam gerçekleştirmişler. Evde ibadet etmekte olan bütün hanımlar bu saldırıda şehit olmuşlardır. Bu saldırıda hayatını kaybedenlerin tam sayısı 50′dir. Katliamı yapan Çin’ini şgalci askerleri, olay yerinden derhal uzaklaşmışlardır. Büyük bir infiale kapılan yakınları, yanlarına kadınların cesetlerini de alarak olayın soruşturulması ve sorumlularının cezalandırılması talebi ile Kent Polis Merkezi ve Yerel Kent Yönetim Başkanlığına yürümüşlerdir. Ancak, yetkililer halkın talep ve isteklerini dinleyecekleri yerde, onların Polis Merkezi’ne ve Yönetim Merkezi’ne (Kent Halk Hükümeti’ne) baskın yaptıklarını iddia ederek gelenlerin tamamını gözaltına almışlardır. Bu duruma şahit olan adı geçen cami imamlarından biri, çevredeki bütün köylere giderek, halkı bu katliam ile ilgili bilgilendirmiş ve zulme karşı seslerini yükseltmelerini istemek için etkili ve ateşli konuşmalar yapmıştır. Cami İmamı, “Çin Yönetimi böyle kendi hallerinde ibadet eden hanımlarımızı ve çocuklarımızı öldürürlerse bizim buna sessiz kalmamız doğru değildir. Direnmek ve cihad etmek için bundan daha önemli bir sebep olamaz” yolundaki vaazları aracılığı ile halkı örgütlemiş ve olayı protesto etmeye davet etmiştir. Bunun üzerine toplanan halkın üzerine Çin Ordusu şiddetli saldırılar gerçekleştirmiş ve bu kasabada büyük bir katliam daha yapmıştır.

Çin Askerleri bu kentlerde katliamı tamamladıktan sonra No Tüğmen, Neş Kuduk ve İlişku çevresinde bulunan Hangdi, Dongbağ ve Koşirik köylerinde de büyük katliamlar yapmışlardır. Çin askerleri Yarkent merkezinden gelen Koşirik Köyü ile, Merkit İlçesinden gelen yol üzerindeki Döngbağ köyüne kontrol noktaları kurmuş ve giriş çıkışları tamamen yasaklamış bulunmaktadır. Bu bölgelerde katliamlar hala sürmektedir. Ayrıca Yarkent Nehrinin iç kısımlarındaki yerleşim yerleri olan Gülbağ, Tomösteng, Ordanlık, Çarek, Tağarçı, Pekiçi, Mişa(Mirşah) ve İşkol gibi kalabalık köylerde baskı, zulüm ve tutuklamalar halen devam etmektedir..”

Washington Merkezli Hür Asya Radyosuna olaylarla ilgili bilgi veren ve adı açıklanmayan bir başka görgü şahidinin anlattıkları ise şu şekilde: “28 Temmuz’da İlişku’da başlayan çatışmalar 3-4 gün devam etti ve komşu kentlere de sıçradı. Daha sonra Doğu Türkistan genelinde zinicirleme etkisi oluşturdu. Yarkent’e komşu Kargalık İlçesinde 30-31 Temmuz tarihlerinde çatışmalar çıktığı söyleniyor. Ancak, Çin’in haberleri, bilgi ve belgelerin dışarıya çıkmasını engellemesi nedeniyle olayların dışarıya sızması mümkün olmuyor. Ben olayların meydana geldiği günlerde Yarkent’te değildim. Ancak, olay bölgesinde ve Yarkent’te yaşayan yakınlarımdan ve akrabalarımdan bazı bilgileri öğrenmeyi başardım. Çatışmalarda ölenlerin sayısı ve kimlikleri şimdiye kadar gizli tutuldu. Çin’in olaylarla ilgili açıkladığı bilgiler ve rakamlar olayın çok az bir kısmını içeriyor. Çin askerlerinin ateş ederek öldürdüğü Müslüman Uygurların sayısın inanılmayacak kadar çok olduğu söyleniyor. Çin hükümeti, olayların iç yüzü ile ölen, kaybolan ve yaralananların akibetlerini gizlemek için Yarkent ve bağlı kentlerde ve yerleşim birimlerinde “Meydan Teşvikat Cengi/Meydan Propaganda Savaşı” düzenleyerek halkın ağzını kontrol etmek için büyük çaba göstermekle meşgul.”

Yine aynı radyoya bilgi veren bir başka kaynak ise kaynağı kişi, Yarkent Orman İdaresinde çalışan bir yakınından bazı ilgi çekici bilgiler edindiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı; “Çin Ordusunun saldırılarında vurularak öldürülen Müslüman Uygurların çoğunluğunun yaşları 17-30 arasında değişiyor. Bunlar İlişku ve civar köylerde oturan gençlerden oluşuyor. Çin’in İlişku olaylarından hemen sonra Yarkent, Kaşgar ve Hoten vilayetlerine süratle propaganda ekipleri göndererek halka yalan bilgiler verdi, olayları tersinden ve kendi çıkarlarına göre anlattı.

Dünya Uygur Kongresi başkanı Rabia Kadir, Radio Free Asia’ya yaptığı açıklamada, Ramazan bayramının birinci günü, Çin askerlerinin iki binden fazla Uygur’u öldürdüğünü, sokağa çıkma yasağı bahanesi altında da cesetleri yok ettiğini söyledi.Kadir bu katliam tanıklarının ses kayıtları ve mektuplarının ellerinde olduğunu da belirtti.

Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir, BM’nin Doğu Türkistan’da yaşananlara dair bağımsız bir araştırma yapılması için Çin’e baskı yapması gerektiğini kaydederek, bunun yanında sürekli olarak insan haklarının garantörü olduklarını belirten ABD ve AB’nin de bu konuda Çin’e baskı uygulaması gerektiğini söyledi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu