Reyhanlı patlamalarının düğmesine Hakan ALBAYRAK basmıştır

Halkın yanında halk düşmanlarının karşısındayız.
11 Mayıs 2013 günü saat 13:45 olarak simgeleşen Reyhanlı patlamaları sonrasında kimin halkın yanında olduğu, kiminde halkın karşısında olduğu netleşmeye devam ediyor.
Burada Reyhanlı halkının acısını paylaşan, derdiyle dertlenen herkes halkın yanındadır.
Bu süreçte özellikle patlamanın olduğu ilk andan itibaren halkımızın topyekün tek suçlu olarak rejimi/hükümeti/başbakanı/AKP’yi görmesi bir kısım menhus şahsiyetleri çileden çıkarmış içlerinde sakladıkları kini gayri ihtiyari kusmuşlardır.
Gündemi takip edenler az çok kimden bahsettiğimi anlamışlardır.
Hakan ALBAYRAK.
1968 doğumlu, 44 yaşında, kendi ifadesiyle gazeteci, Özgür Suriye Ordusu militanı ve müfettiş!
Kökeni Adiğe (Hatko, Kabardey) yani Türkiye’nin müslüman halkının yıllardır başına bela olan sözde müslüman liderlerin(Erbakan, Erdoğan) kökenlerinin olduğu yerlerden…
Şu anda Star gazetesinde köşe yazarlığı pardon halk düşmanlığı yapmakta.
Hangi halkın? Şimdiye kadar Suriye halkıydı bundan böyle hem Suriye hem Türkiye halkı.
Bu arkadaş 44 yaşına geldiği bugünlerde 30 yıldır hemen hemen piyasanın içinde kendi tabiriyle.
Bir baltaya sap olabilmiş mi? Olamamış hemde arkasında o muhteşem desteğe rağmen.
Sadece son bir kaç yıla baktığımızda;
Suriye karşıtı 16 Temmuz Gençlik Hareketi’ni kurdu.
Tetikçi arkadaşı bir diğer Özgür Suriye Ordusu militanı Adem ÖZKÖSE ile beraber kahraman kamyonculardan yedikleri dayak sonrası yerlerine oturdular. (Burada kullanılacak halkımızın çok güzel hafif argo söylemleri, deyimleri atasözleri var ama neyse…)
Bir elin parmaklarını geçmeyecek maaşlı, planlı, programlı adamla çıktıkları yola rezil olarak son verdiler.
Peki Hakan ALBAYRAK yıldı mı?
Yılmadı neden çünkü davasına çok bağlı bir arkadaştır kendisi. Hangi dava halk düşmanlığı ve küresel siyonizm davası.
Çok uzattık daha Reyhanlı halkına saldırdığı cümleleri analiz edeceğiz o yüzden toparlıyoruz.
2012 yılının sonlarında Adem Özköse, Saim Tut ve Eyüp Gökhan Özekin(kamyonculardan beraber dayak yediği yol arkadaşları pardon çete arkadaşları) ile beraber yayınladığı bir manifestoyla haftalık Sancaktar dergisinin kuruluşunu ilan etti. Dergi 4 Ocak 2013′te piyasaya çıktı. Nerede çıktı? Kim gördü? Kim okudu? Afedersiniz yalandan bir internet siteleri bile yok. Dört dingili yanına alıp birinin eline yazıcı, birinin eline kalem, birinin eline kitap, birinin eline tablet verip kendisi de koltuğa oturan kişi acaba nasıl bir ruh haline sahiptir merak ediyorum. Bu arada militanlık, çetecilik, teröristlik hamurunda olduğundan 1989 yılında çıkan Çete dergisinde de aktif rol almıştır. Bilginize.
Gelelim kinini kusmasına.
Basın yasağı(!) olmasına rağmen paşamız Reyhanlı izlenimlerini anlatıyor.
Reyhanlı halkı yanlış yapmıştır, Neo-Nazi terörü uygulamıştır, Berlin 1933 gibi faşist bir terör devam ediyor demiştir.
Evet halkımız ayaklandı. Rejime karşı, yönetime karşı, seni besleyenlere karşı, siyonizm uşaklarına karşı.
Şimdi halkımız olayın acısıyla kime saldırıyorsa suçlu odur. O kadar olaylar oldu bir tane “Katil Esad, Kahrolsun Suriye” sloganı duydunuz mu? Oysa her mikrofon uzatılan veya sesini duyurmaya muktedir olarak halk, “Katil Erdoğan, Hükümet İstifa!” sloganları ile gerçek katillerin kim olduğunu tüm dünyaya duyurmayı başarmıştır.
Halkımızın anasını, avradını, çoluğunu, çocuğunu öldür ondan sonra ana avrat sövüyorlar de, ne diyecekler teşekkür mü edecekler?
Reyhanlı’nın nabzını tutan ve orada bazı teröristlerin öldürüldüğünü iddia eden hatta bir tanesinin kesin öldürüldüğünü bildiren Hakan ALBAYRAK sanki saldırı sırasında orada olduğunu ima etmektedir. Eğer orada ise kesinlikle söylüyorum ki “Reyhanlı patlamalarının düğmesine Hakan ALBAYRAK basmıştır.”
Ne Reyhanlı halkı ne de halkımızdan herhangi bir kimse asla bir garibana el uzatmaz.
Ölen kişinin ismi istenince yaşadığı kıvranma ve kıvırma hareketleri görülmeye değer.
Kilit bir cümle daha Almanlardan biz öyle bir zulüm görmedik.
Şimdi kim Almanlardan zulüm gördü. Yahudiler. Neye benzetiyor halkımızı Neo-Nazi’ye. Yani bu arkadaş yahudi olduğunu da kesinlikle açıklamış oluyor başka bir anlam buradan çıkarılabilir ise lütfen bana da anlatın ben de anlamaya çalışayım.
Hakan ALBAYRAK, Reyhanlı’da sıkıyönetim ilan edilmesini isterken aslında Reyhanlı halkının şanlı direnişinin boyutlarını bize ifşa etmiş oldu. Haber alma kaynakları kısıtlı olan halkımıza oradaki halkımızın durumunu anlattığı için kendisine teşekkür etmemiz gerekir zira bu halk düşmanları halkın hareketinin ne denli büyük olduğunu bizden çok daha iyi bilmektedir.
Ve en güzel cümleler…
2 senedir başbakan, dışişleri bakanı, hükümet bir tarafta… ortalama vatandaş bir tarafta.
Evet biz ortalama vatandaşız…
Evet biz halkız…
Zoruna mı gitti? Nasıl dellendirdik seni? Nasıl dellendirdik senin ağabeylerini?
Geçenki yazımda yazmıştım. Reyhanlı halkı kılıcının kınına eline attı diye.
Meğer Reyhanlı halkı kılıcı çekmiş halk düşmanlarına ilk öldürücü darbeyi indirmiş bile.
İşte bu inlemeler, çıldırmalar, dellenmeler, kontrol kaybetmeler bu öldürücü darbenin sonucudur.
Son olarak bu kadar yalakalık olmaz, bu kadar yavşaklık olmaz.
Reyhanlı halkı hemen konuşmanın akabinde Hakan ALBAYRAK’ın şahsında rejime, hükümete, başbakana ve halk düşmanlarına gereken cevabı vermiştir ve vermeye de devam edecektir.
Reyhanlılı gençler ve Türkiyeli gençler bayraklarına yapılan hakarete tepki gösterirken kendilerini bir grup serseri olarak tanımlayan Hakan ALBAYRAK’ı asla unutmayacaktır!

Huseyin Yahya Cevher

www.halkhaber.org