DÜNYAHABERLERMEDYA ANALİZSuriye

Suriye Enformasyon Bakanı: Suriye’de meydana gelen her olay ve işlenen her katliam belgelendi

 Suriye Arap Cumhuriyetinin Cenevre’deki resmi heyeti başkanının birinci yardımcısı Enformasyon Bakanı Omran el-Zoubi, Koalisyon Heyetinin Cenevre’ye gelip hala siyasi çocukluk ve ergence söylem ve tutumların esiri kalmasının utanç verici olduğunu söyledi.

Zoubi gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye’de meydana gelen her olay ve işlenen her katliamın belgelendiğini, koalisyon heyetinin bu katliamları kimin yaptığının farkında olduğunu belirterek aralarında kadın, çocuk, yaşlı ve engelliler bulunan Suriyeli vatandaşları hedef alan Maan köyündeki katliamı ahlaki ve ulusal görev gereğince kınaması gerektiğine dikkat çekti.

20140210-185523.jpgZoubi, Suriye Arap Cumhuriyeti resmi heyeti ile BM Suriye Özel Temsilcisi Ahdar el-İbrahimi arasında istişare toplantısının düzenlendiğine işaret etti.

Suriye resmi heyetinin Hama’nın Kuzey Doğusundaki Maan köyünde işlenen katliama ilişkin bir tasarı sunduğunu, BM arabulucusu olması itibariyle el-İbrahimi’den, uluslar arası toplum ve BM’den bu çirkin ve korkunç katliamı kınamasını istediğini bildirdi.

Zoubi, “koalisyon sözcüsü ve görüşünü paylaşanlar Suriye halkına karşı işlenen katliam ve cinayetleri kimin yaptığını çok iyi biliyor. Onlara adlarıyla işaret etme cesaretleri yoksa bu onların sorumluluğudur ve zamanı geldiğinde bizim bunları açıklama cesaretimiz olacak. Maan katliamı şehitlerinin sayısı artıyor ve aralarında 4 engelli şehit bulunuyor” dedi.

Koalisyon heyetinin kişisel hata ya da diğer grupların hatasının bulunduğuna ilişkin söylemlerinin doğru ve kabul edilebilir olmadığını belirten Zoubi, bu saçma ve çirkin sözlerin çok sayıda sivilin şehit olduğu bir katliam için söylenemeyeceğinin altını çizdi.

Zoubi, “koalisyon ya da diğerleri ihlalden ya da silahlı grupların hatasından söz etmek yerine Suriye halkının bir parçası olan şehitlere rahmet dilemeli” diye konuştu.

Suriye hükümetinin Homs’ta BM heyetine saldırmakla suçlanmasına ilişkin soruya yanıt veren Zoubi, BM’nin elinde Homs eski kentindeki silahlı grupların video görüntülerinin bulunduğunu ve bu grupların kente hiç kimsenin giriş ve çıkışına izin vermeyeceklerini açıkladıklarına işaret etti.

Enformasyon Bakanı, Suriye hükümetinin hiç kimseye ateş açmadığını, silahlı gruplar arasında yaşananlarla Suriye hükümeti yada güçlerinin bir ilgisi olmadığını söyleyerek bugün öncelikli olarak terörle mücadelenin bir parçası olan Maan katliamından söz etmek gerektiğinin altını çizdi.

Cenevre bildirisinin hiçbir maddesini sırasıyla tartışmaktan çekinmediklerine dikkat çeken Zoubi, el-İbrahimi’nin arabulucu olması itibariyle bu mantığı hayata geçirmesi gerektiğini ifade etti.

Zoubi, Suriye resmi heyetinin ikinci kez Cenevre’ye geldiğini ve belirlenen süre boyunca kalacağını, görüşmelerden çekilmeyeceğini, kışkırtmalara gelmeyeceğini ve BM temsilcisi dâhil diğerlerini tartışmaların önceliği ve önemi konusunda ikna etmeye çalışacaklarını kaydetti.

“Terör Suriyelilerin kanlarını mubah gördüğü sürece bildirideki hiçbir paragraf ve bendin önemi yok” vurgusunu yapan Zoubi, teröre destek veren, silahlandıran ve barındıran ülkeler Suriye devletini parçalama çabalarına devam ettiği sürece siyasi sürecin hiçbir anlamının bulunmadığının altını çizdi.

Şiddet ve Terör Durdurulmadan Siyasi Süreçten Söz Edilemez

Diğer yandan Suriye Arap Cumhuriyeti resmi heyeti üyesi Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdat, herkesin Cenevre 2 Konferansının ana hedefinin Suriyelilerin kanının akıtılmasına son verilmesi olduğunu bilmesi gerektiğini belirterek şiddet, terör ve dış müdahale durdurulmadan gerçek bir siyasi süreçten söz edilemeyeceğine vurgu yaptı.

Mikdat düzenlediği basın toplantısında, terör eylemlerini sona erdirmek ve öncelikli olarak akan kanları durdurmak amacıyla Suriyeliler arasında bir anlaşma sağlama zamanının geldiğine dikkat çekerek “ Suriye’de terör durmazsa bölge ülkelerine ve tüm dünyaya yayılacaktır” dedi.

Cenevre bildirisi maddelerinin tek tek tartışılması gerektiğini bildiren Mikdat, geçici hükümet maddesine ulaşıldığı zaman bu maddeyi bazılarının bu toplantıya dayatmak istediği yapay ve uyduruk önceliklerle değil mantıklı şekilde tartışmakta tereddüt etmeyeceklerini aktardı.

“Terör durdurulmadan geçici hükümete önem verenler Suriye sokaklarında akan kanları, silahlı terör gruplarının, onları destekleyen ve silahlandıranların devam eden katliamlarını umursamıyor” diyen Mikdat, bunların Suriye’nin temel sorunu olan terörü örtbas etmeye çalıştıklarını ifade etti.

Mikdat, Suriye hükümetinin Cenevre bildirisine ilişkin yanıtını uzun süre önce verdiğini, öncelikli olarak şiddeti ve terörü durdurma yollarını tartışacağını ve daha sonra geçici hükümet dâhil diğer bentleri mantıklı bir sıralamaya göre tartışacağını belirttiğine işaret etti.

Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Yardımcısı, Suudi Arabistan’da çıkan teröristlerin tutuklanmasına ilişkin kanunu geriye atılmış bir adım olarak nitelendirirken bu kanunun teröristleri Suudi Arabistan’a dönmemeye ve Suriye’de kalıp intihar etmeye teşvik edeceğinin altını çizdi.

Bu konu iyi niyet kapsamında ele alınsa bile yetersiz kalacağına dikkat çeken Mikdat, bunların Suriyelileri katlettiğini, yıkıcı, bozguncu, tekfirci ve selefi düşüncelerini üç yıldır direnen Suriye halkından intikam almak için kullandıklarını dile getirdi.

Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Yardımcısı, teröre destek için milyarlarca dolar ödeyenlere ve bu kanunları çıkaranlara kapsamlı kararlar çıkarma ve terörü finans etme ve silahlandırmanın durdurulması için hükümet yetkililerine yöneltme çağrısı yaptı.

Mikdat, Ürdün’de özellikle Suudi Arabistanlı subay ve komutanların bulunduğunu, çatışmaları yönetip Suriye kanlarını akıttıklarının ve buna son vermeleri gerektiğinin altını çizerek güvenlik konseyinden bu konuyu ciddi olarak araştırmasını istedi.

Cenevre sürecini himaye ettiğini iddia eden bazı ülkelerin Suriye halkını katletmeye devam edilmesi için Ürdün ve Türkiye’deki operasyon odalarına katıldığını bildirdi.

Mikdat, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius ve Fransız hükümetinin insanlık ilkelerinden söz etme hakkı bulunmadığını çünkü insanlıktan çok uzak olduklarını, Suriye kanlarının akıtılmasına bulaştıklarını ve Suriye’deki teröre destek verdiklerinin altını çizdi.

Suriye’ye karşı güvenlik konseyinde 7. Bendin uygulanması ihtimaline ilişkin soruya yanıtında Mikdat, bunun konseyden geçemeyeceğini, Suriye’yi ve dostlarını zor durumda bırakmayı hedefleyen bir oyun ve saçmalık olduğunu belirterek 7. Bendin teröre destek veren Fransa, Amerika ve İngiltere’ye karşı ve dün Maan köyünde katledilenleri kurtarmak için uygulanması gerektiğini ifade etti.

Mikdat, teröristlerin Maan köyünde çocuk ve kadınları öldürmeyi hedeflediklerini, daha önce defalarca bu köye saldırdıklarını ve sakinlerini göç ettirdiklerini fakat terörle mücadelenin sembolü olan Suriyeli kadınların dün çocuklarıyla hedef alındıklarını bildirdi.

Suriye halkı tarafından kınanan ve öfkeyle karşılanan bu tür katliamların tekrarlanmaması gerektiğine dikkat çeken Mikdat, “koalisyon heyetinin bu katliamdan söz etmesini isterdim. Oysa onlar daha önce yaptıkları ve destekledikleri katliamların sorumluluğunu devlete yükleyerek bu tür katliamları istismar etmişlerdi” dedi.

20140210-185606.jpgMikdat, Uluslar arası toplumun genel anlamda şiddetin durdurulmasını kabul ettiğini fakat uluslar arası toplumla Suriye halkının kanlarının akıtılmasına karışan hükümetler arasında bir fark bulunduğuna işaret ederek “biz bu iki tarafı birbirinden ayırıyoruz fakat şerefli her Suriye vatandaşı tereddüt etmeden terörün durdurulmasını desteklemektedir” diye belirtti.

Silahlı terör gruplarının Malula’da kaçırılan Suriyeli rahibeler konusunun her oturumda gündeme getirildiğini fakat bu konuda hiçbir yanıt alamadıklarını ve çözümü için gerçek bir girişim göremediklerini belirten Mikdat, Suriye güçlerini Homs kentindeki BM heyetine ateş açmakla suçlamanın saçma ve mantıksız olduğunu çünkü kendine ateş açmış sayılacağını ifade etti.

Homs’ta olanların Cenevre Konferansıyla bir ilgisi olmadığını hatırlatan Mikdat, Suriye hükümeti ve BM koordinatörünün insani durumlara çözüm bulmak amacıyla tüm bölgelerde çalışmalarını sürdürdüklerine dikkat çekti.

Mikdat, Eski Homs kentindeki silahlı grupların Suriyeli Hıristiyanların kentten çıkışına izin vermediklerini dolayısıyla uluslar arası medya ve Hıristiyanların çıkarılması için teröristleri ikna edeceklerini iddia edenlerin işbirliği yapması gerektiğine dikkat çekti.

20140210-191334.jpgMedya’nın silahlı terör gruplarının Suriye’de işledikleri katliamlardan ve gerçeklerden cesurca söz etmesi gerektiğini belirten Mikdat, teröristlerin Halep Cezaevine saldırdıklarını ve içindeki tüm tutukluları öldürmek istediğini hatırlattı.

Hapishanedeki birçok tutuklunun silahlı terör gruplarının Halep Cezaevine gıda yardımının ulaştırılmasını engellemesi, cezaevini kuşatması ve saldırması, Uluslar arası Kızılhaç ve Suriye Kızılay’ı ile yapılan anlaşmayı bozması sonucu açlıktan ölmek üzere olduğuna işaret etti.

Mikdat, Suriye hükümetinin halkını her türlü silahı kullanan teröristlere karşı koruduğunu ve savunduğunu, sivillere karşı silah kullanmadığını ve sadece silahlı teröristleri hedef aldığını vurguladı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu