DÜNYAİNSAN HAKLARIMEDYA ANALİZSon DakikaSuriye

Beşşar Esad:Top ABD ve Yandaşlarının Sahasında

Cenevre II konferansının ne zaman düzenlenebileceği ve Suriye’nin katılması için koşullarına ilişkin soruya cevabında el-Esad; konferansa ilişkin daha önce belirlenen tarihlerin genelde sanal olup medya tarafından öne çıkarıldığını belirtti.

Daha önce hiçbir devletin konferansa tarih belirlemediğini söyleyen el-Esad bunun birçok nedeni olduğunu ekledi. El-Esad birinci nedenin, ABD’nin Cenevre II için Suriye’de beklediği ya da sağlamaya çalıştığı büyük başarıları sağlayamaması ifade etti. El-Esad ABD ve Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye hükümeti gibi ona tabi olan devletlerin Cenevre II konferansında Suriye devletinin terör grupları lehine bazı tutumlarından cayması için sahada büyük zaferler elde etme peşinde olduklarına dikkat çekti.

İkinci nedenin ise kendi değimleriyle muhalefet içinde birlik sağlayamamaları olduğunu belirten el-Esad; muhalefet dedikleri bu grupların her gün daha çok parçalanıp dağıldığını söyledi. El-Esad; üçüncü nedenin ise, bu muhalefete halk tabanı yaratmaya çalıştıklarını, fakat bundan da başarılı olamadıklarını ekledi.

Karşı tarafın bu nedenlerden dolayı konferans tarihini sürekli uzatmaya çalışacakları inancını ifade eden el-Esad; Suriye olarak her günün, konferansın düzenlenmesi için uygun olduğu kanaatine sahip olduğunun altını çizdi.

Sözlerine devam eden el-Esad Suriye’nin konferansa katılma şartları konusunda; teröristlerle ve yabancı müdahale talep edenlerle masaya oturmama haricinde hiçbir koşulu olmadığının altını bir kez daha çizdi. El-Esad çözümün Suriyeliler arasında olması ve diyalogun silahla değil siyasi olması gereğinin altını çizdi.

Çözüm Ancak Köklü Bir Çözüm Olabilir

Suriyelilerin yaşadıkları güvenlik durumları ve terörle mücadelenin uzun süreçli olmasıyla köklü bir çözümün olup olmadığı sorusuna cevabında el-Esad; doğal olarak çözümün ancak köklü bir çözüm olabileceğini belirtti.

Cüzi çözümün çözüm olmasının imkânsız olduğuna işaret eden el-Esad; krizin başında bu bağlamda endişe duyulmasıyla durumun barışçıl gösteri ya da reform talebinden ibaret olmadığının altı çizildiğini söyledi. El-Esad o süreç içinde yurtiçinde ve yurtdışında birçok kişinin buna inanmadıklarını, fakat zamanla bunun doğruluğunun kanıtlandığını belirtti. O süreç içinde muhtelif siyasi akımlara ilaveten teröristlere ve anarşistlere olumlu bir ortam teşkil edip onları kucaklayanların kendileri bile hatalarını anladıklarını ifade eden el-Esad; her şeye rağmen hatayı geç düzeltmenin hiç düzeltmemekten daha iyi olduğunu dile getirdi.

Sözlerine devam eden el-Esad; her şeye rağmen günümüzde Suriyelilerin önünde sadece ve sadece iki seçeneğin olduğunu belirtti. El-Esad bu seçeneklerin ilkinin terör önünde teslimiyeti ilan etmek olduğunu ifade ederken, Libya, Irak, Mısır ve diğer ülkelerin yanı sıra teröristlerin yayıldığı Türkiye ve Lübnan bölgelerinde yaşananlara dikkat çekti. El-Esad dolayısıyla bu seçeneğin kabul edilemez olduğunun altını çizdi.

Cumhurbaşkanı el-Esad; ikinci ve mantıklı seçeneğin ise vatanı savunmak ve terörle mücadele etmek olduğunu belirtirken bunun da birçok şeyi gerektirdiğini belirtti. Bu gereksinimler arasında tüm Suriyelilerin ulusal çıkarları her şeyin üstünde tutup saflarını birleştirmeleri önemini ifade eden el-Esad; Suriyelilerin bu krizden çıkmak için başkalarına dayanmak yerine kendi olanaklarına güvenmeleri ve kendi elleriyle kendi meselelerini çözmeleri gerektiğinin altını çizdi.

El-Esad bu koşullar içinde krizin çözümünün kısa bir süre içinde olmasının zor olduğuna işaret ederken, uzun sürdüğü kadarıyla da o kadar zor olacağına dikkat çekti.

Dünya Ülkelerinin Geneli Olanları Biliyor ve Suriye’nin Yanında Duruyor

Uluslar arası toplumun siyasi çözümü desteklemeye yönelmesinin yurtiçindeki durumlara olumlu yansımaları olup olmayacağına ilişkin soruya cevabında el-Esad; Batının hegemonya ve sömürü mantığından caydığına inanmadığını belirtti.

Dünya Ülkelerinin Geneli Olanları Biliyor ve Suriye’nin Yanında Duruyor

Uluslar arası toplumun siyasi çözümü desteklemeye yönelmesinin yurtiçindeki durumlara olumlu yansımaları olup olmayacağına ilişkin soruya cevabında el-Esad; Batının hegemonya ve sömürü mantığından caydığına inanmadığını belirtti.

Batının ekonomi siyasi ve tüm diğer alanlarda bizim için tek seçenek olduğunu düşünmemiz halinde bizi sıkıştırabileceğine işaret eden el-Esad; fakat on yıldan beri Batının tek seçenek olmadığını ifade etti. El-Esad; yaklaşık on yıldan beri muhtelif devletlerle ilişkiler kurulmaya çalışılsa da buna rağmen diğer seçenekler doğrultusunda ciddi bir hareketliliğin olmadığını söyledi.

Sözlerine devam eden el-Esad; Suriye’nin 2005 yılında doğu devletleri yönünde yönelme önerisinde bulunduğuna işaret ederek, Batının Suriye’ye uyguladığı yaptırımların bu öneride ilerlemesine katkı sağlayacağını söyledi. El-Esad bu durumda Suriye’nin birçok gereksiniminin karşılanacağını ve sorun kalmayacağını ekledi.

Katkı Sağlamak İstiyorsa İlk Başta Teröre Desteğini Kesmeli

Cumhurbaşkanı el-Esad; günümüzde dünya devletlerinin büyük çoğunluğunun siyasi çözüm yönünde Suriye’den yana olduğuna dikkat çekti.

Batının Suriye’deki krize siyasi çözüm konusunda oynayabileceği role ilişkin soruya cevabında el-Esad; batının istemesi halinde pratikte böyle bir rol oynayabileceğini söyledi. Lakin Batının bu durumda her şeyden önde dışarıdan gelen terörist ve silahlara son vermesi gerektiğinin altını çizerken, teröre maddi ve manevi desteğini kesmesi gerektiğini vurguladı.

El-Esad; Batının teröristlere desteğini bizzat kendisi yapıyor olması gerekmediğini, bunu Suudi Arabistan ve Türkiye hükümeti gibi bölgedeki taşeronlarıyla da yaptığına dikkat çekti. Türkiye Hükümeti ve Suudi Arabistan Hala Terörü Destekliyor

Rusya ve ABD arasındaki uzlaşma gölgesinde Suriye’ye yönelik komplonun üçgeni Türkiye hükümeti, Katar ve Suudi Arabistan’ın konumlarına ilişkin soruya cevabında el-Esad; bu devletlerin herkesin bildiği gibi tamamen Amerikan ajandasına tabi olduklarını belirtti.

Dolayısıyla ABD’nin gittiği yönde gideceklerini ve aynı tutumu sergileyeceklerini ifade eden el-Esad; bunun ışığında da Türkiye hükümeti ve Suudi Arabistan’ın teröre desteklerini sürdürmeleriyle ABD’nin gerçek niyetinin ortaya çıktığını söyledi. El-Esad; ABD’nin bölgedeki taşeronları aracılığı ile Suriye’de terörü desteklemesiyle Rusya ile vardığı anlaşmada ciddi olmadığını, sadece zaman kazanmaya çalıştığını ifade etti.

Sözlerine devam eden el-Esad; kendi müttefikleri bile kimsenin ABD konusunda garanti sunmasının mümkün olmadığını belirtirken, ABD’ye güven duymadığını söyledi. El-Esad; ABD’nin tarihi boyunca sözlerine ve taahhütlerine hiçbir zaman bağlı kalmadığını, sabahleyin bir şey söyleyip akşama farklı davranabileceğini ekledi.

El-Esad Rusya ve ABD arasında uzlaşmanın sağlanmasına rağmen Türkiye hükümeti ve Suudi otoritelerin hala teröre her türlü desteği sürdürdüklerine dikkat çekti.

Suriye Halkı Zaferi Kendi Elleriyle Yapılandırdı

Ekim kurtuluş savaşının 40. Yıldönümü münasebetiyle Suriye halkı ve orduya mesajına ilişkin soruya cevabında el-Esad; Suriye halkının kahraman mücadelesi ve orduyu kucaklamasıyla Ekim zaferini gerçekleştirdiğini belirtti.

Suriye halkının tarih boyunca birçok büyük facia ve savaşlara maruz kaldığına işaret eden el-Esad; bölgede birçok medeniyet ve başkentin düşmesine rağmen Suriye halkının yanı sıra özellikle Şam ve Halep’in ayakta kaldığına dikkat çekti.

Suriye’nin tanık olduğu krizin oldukça zor, acı ve kritik olmasına rağmen zafer umudunun yüksek olduğuna dikkat çeken el-Esad; bu krizin ne ilk ne de son olmadığını söyledi. El-Esad dolayısıyla yaşadığımız acılardan ve krizlerden ders alıp sonraki krizlere daha iyi bir şekilde hazır olmak gerektiğini ifade etti.

Suriye’nin bağımsızlığından beri tarih boyunca güçlü olduğuna dikkat çeken el-Esad; Mısır ve Suriye arasındaki birliği Suriye’nin gerçekleştirdiğini, Müslüman Kardeşlere karşı koyan ve Lübnan’ı halk savaşından kurtarıp birleştirenin de Suriye olduğuna vurgu yaptı. El-Esad Ekim zaferini sağlayanın da Suriye Arap ordusu olduğunu ifade ederken, halkın hala aynı gözle ve umutla baktığı aynı ordunun günümüzde en tehlikeli olan radikal ve tekfirci teröre karşı mücadelesine vurgu yaptı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu