DÜNYASon Dakika

Seyyid Nasrullah Siyonist Subaylara Hitaben: “Neden Sıçanlar Gibi Saklanıyorsunuz” ?

Başlangıçta hepinizi Allahın Selamıyla Selamlıyorum

Burada sizin karşınızda bulunmamın nedeni Direnişin Sembolü ve Lideri olan Semir Kunterin Şehadetinin 1. Haftası münasebetiyledir. Buradan Hizbullah adına, İslami direniş adına ve Şehidin ailesi adına kendi teşekkürlerimi ve onların teşekkürlerini başsağlığı dileyen herkese sunmak istiyorum.Telgraf gönderen,Açıklamalar yapan ve hür üzüntüsünü ve matemini bir şekilde bizimle paylaşan herkese teşekkürlerimizi iletiyoruz. Aynı şekilde tam olarak içeriğe geçmeden önce şehitlerin ailelerine, özellikle Şam’ın Caramana kasabasında hayatını kaybeden şehit olanların ailelerine de buradan taziyelerimi iletmek ve onlara başsağlığı dilemek istiyorum.

Birçok Filistinli haksızca hapse giriyor bir süre sonra çıkıyorlardı, ancak Semir Kuntar onca serbest bırakılan insanlara rağmen hep hapishanede kaldı. Bunu tahayyül edebilir misiniz, bu ne kadar zor bir durumudur. Kuntar, Siyonistler karşısında değil, Siyonistler onun karşısında aciz kalmışlardı.

Hapishane yıllarında bazı kişiler yorgunluk, bıkkınlık ümitsizliğe düşebilirler, bu da çok anormal bir şey değildir aslında, ancak Semir Kuntar bir ekoldü. Müebbet hapse mahkum olmasına rağmen ilimde ve bilimsel alanda, hapishanede mücadelesini sürdürdü. Özellikle tutsakların morallerini yükseltmek için elinden gelen gayreti gösterdi. Hem kendi moralini yükseltmeye çalıştı, hem de diğer tutsakların morallerini yükseltmeye çalıştı. Onları sabra tahammül etmeye davet ediyordu. Onlara moral aşılıyordu, onlara direniş aşılıyordu. Birlikte olduğu direnişçilere Siyonistlerle pazarlık yapılmaması gerektiğini söylüyordu. Özellikle son yıllarda yaptığı şey buydu.

Mücadele alanında, direniş alanında bulunanların sürekli olarak morale ihtiyaçları vardır. Zira bu söylemin karşısında yüzlerce Arap ve Arap olmayan kanalları görüyoruz ki; yüzlerce ve binlerce minbere çıkanlar, insanların morallerini bozmaya çalışıyorlar, insanların iradelerini kırmaya çalışan konuşmacılar görüyoruz. Direnişçilere dil uzatan insanlar görüyoruz, kurumlar görüyoruz, tv’ler görüyoruz. Bunların tamamı sorumluluktan kaçmaya çağırıyorlar. Semir Kuntar ise tam bunların karşısında direniş söylemini yükseltmeye çalışıyordu. Günler geçmesine rağmen, bir gün bile geri adım atmadı, yorgunluk yaşamadı, ümitsizliğe kapılmadı. Mücahitliğin niteliği, Semir Kuntar’ın sahip olduğu nitelikli devrimci ruhunda somutlaşmıştı.Direniş hareketinde benlik, ego devreye girdiğinde, kişi öncelikli olduğu zaman, sıralamasında kendisi en üst sırayı aldığı zaman, kendi kişisel çıkarları, güvenliği, kendi ismi ön planda olduğu zaman, bu kendisinin de direnişin de tehlikeli manevi ve ahlaki bir risk altında olduğunu gösterir.

Dolayısıyla bu, Direnişin ontolojik bir tehlikeyle kaşı karşıya kalması demektir. Direnişçilerin en temel karakteristik özelliği birbirlerine devrimci ruh aşılamalarıdır, birbirlerini korumalarıdır. Göğsünü siper ederek kardeşini korumasıdır. En ön saflarda sorumluluklarını taşırlar. En önde yürürler. Direnişçi kardeşlerini kendinden üstün tutarlar. Ben kişisel olarak Semir Kuntar’la serbest bırakıldıktan sonra tanışma fırsatı buldum. Ama bütün samimiyetimle söylüyorum, en önemli tutumu kardeşlerinin üzerinde bıraktığı tesirdir.

Semir Kuntar’la zindandan çıktıktan sonra birebir görüşmemde ona üstleneceği görevler konusunda seçenekler sundum; Çünkü onun gibi 30 yıllık bir zindan hayatı süren hiç kimse yoktu, bunu siyasi alandaki çalışmalarda kullanabileceğini söyledim. O ise kendisinin direnişçi olduğunu, hep direniş alanında kalmak istediğini ve düşmanla birebir karşılaşabileceği bir alanda çalışmak istediğini söyledi. O zaman da Suriye’de olaylar yeni başlamıştı.

İşgale karşı Suriye halkının direnişi henüz başlamıştı. Suriye’de faaliyet göstermek istediğini bildirdi. O zaman da Beşşar Esad Golan’da da İsrail işgaline karşı bir cephenin açılmak istendiğinden bahsetmişti. Bu Semir Kuntar’a Suriye halkını işgale karşı örgütlemek ve organize etmek için fırsat ortamı sundu ve o bunda da başarı sağlamıştı. Bu nedenle İsrail kendisi için yeni bir cephenin açılmasından çok korkuyordu. Ne zaman Golan’la ilgili bir haber duysa, bir havan veya bir roketin kendi topraklarına düştüğünü haber alsa hemen tedirgin olur ve uluslararası arenada cevap hakkının olduğunu iddia ederek sınır ötesi operasyonlar düzenlerdi.

İsrail için Suriye cephesinin açılması uykularının kaçması anlamına geliyordu ve Golan’ın bu kadar önemli olması Semir Kuntar’ın bölgedeki faaliyetlerinden kaynaklanıyordu. İsrail, Golan’da kendisini ciddi tehlikeye sokacak direnişçilerin varlığından haberdardı ve daima bu korkuyla yaşıyordu. Semir Kuntar Golan’daki bu çalışmlarından dolayı, İsrail için tehlikeli sayılıyordu ve şahadeti bununla bağlantılıdır. İsrail Semir Kuntar’a suikast düzenleyerek direniş ruhunu ortadan kaldırmaya çalıştı.

Bu suikaste mutlaka karşılık verilecektir. Sınıra bakın, denize bakın, denizden Şeb’a çiftliğine kadar, Golan tepesindeki Siyonist ordunun en üst düzey komutanlarına bakın, var mı orada Siyonist düşman orduları? Fareler gibi değiller mi? Sıçan gibi deliklerine girip gizlenmiyorlar mı? Saklanmıyorlar mı? İsrail savunma bakanı bana doğrudan hitap ederek konuşma yapmıştı:”Nerede sizin subaylarınız?” Madem Semir Kuntar’ı ortadan kaldırmaya çalıştınız, onun kanı sizi neden bu kadar korkutuyor? Semir Kuntar’ı şehit ederek doğru bir karar aldığınızı söylüyor ve birçok analizler yaparak bu eylemi gerçekleştirdiğinizden eminseniz Semir Kuntar’ın kanı sizi neden bu kadar korkutuyor? İçerde ve dışarda da rahat olmayacaksınız. Rahatlık size haram olacak. Geçtiğmiz günlerde tehditlerinin işe yaramayacağını söylemiştim. Bu eylemde hata yapan taraf varsa bu da israil’dir. Çok açık bir şekilde israillilerin bu son günlerde yaptığı açıklamalara cevap vermek istiyorum; Hiçbir şekilde bizim irademizi kıramazlar, sonuçları ve tehditleri ne olursa olsun kesinlikle korkmuyoruz. Biz hiçbir şekilde ne şartlarda olursa olsun mücahitlerimizin kanının akıtılmasına müsaade etmeyeceğiz. Sadece Filistin ve Lübnan da değil, yeryüzünün hiçbir noktasında Filistin Ve Filistin yolunda mücadele eden direnişçilerin kanının akıtılmasına müsade etmeyeceğiz. Bizim İlk suikastten beri kararımız çok kesindir. Bu bize karşı açık bir savaştır. Bize karşı olan bu savaş hiçbir zaman sona ermemiştir. Hiçbir zaman da sona ermeyecektir. Bu savaş esnasında Abbas Musavi’den İmad Muğniye’ye kadar Kudüs ve Filistin yolunda verilen şehitlerimizin hesabını kapatıldığını mı zannediyorlar?

İşte Semir Kuntar, Kudüs ve Filistin yolunda şehit olmuştur. Bu şehidimize gıpta ile bakıyorum. Bütün bu şehitlere gıpta ile bakıyorum. Allah onlara şehadet hediyesini vermiştir. Onlar bu fani dünyadan; alınlar ak bir şekilde Allahu Teala’nın huzuruna varacaklardır. Ve bu şehitler Allah’ın huzuruna tertemiz kanlarıyla çıkacaklardır. Onların nurları bizim yolumuzu aydınlatmaktadır. Onlar şehitlerin, Sıddıkların, Peygamberlerin yanına gitmişlerdir. Semir Kuntar’ın vasiyeti de, savaşı da, davası da budur: “Biz bu kanı koruyacağız, bu vasiyeti koruyacağız, bu davayı zafere ulaştıracağız ve bu savaşa devam edeceğiz. Lübnan için, Filistin için, Suriye için, kutsallarımız için ve ümmet için savaşarak mutlaka bir gün zafere ereceğiz. Allah şehidimize rahmet etsin. Allah şehadetini kabul etsin. Allah inşallah sizin de mükafatınızı en güzel şekilde versin.

Allah’ın selamı üzerinize olsun.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu