Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, BM eski Suriye Özel temsilcisi Kofi Annan’la işbirliği yapmayı reddeden ülkeler başta olmak üzere silahlı gruplar üzerinde ağırlığı olan Arap, bölgesel ve uluslar arası tüm tarafları misyonunun başarıya ulaşması amacıyla BM yeni Suriye Özel Temsilcisi el-Ahdar el-İbrahimi ile işbirliği yapmaya çağırdı.
Caferi dün gece düzenlenen BM Genel Kurulu oturumunda, söz konusu ülkelere güvenlik konseyinin 2042 sayılı kararının gerektirdiği sorumlulukla el-İbrahimi ile işbirliğine çağırarak Annan istifasının planından uzaklaşmaya gerekçe oluşturmaması gerektiğini ifade etti.
Suriye Tüm Girişimlere Olumlu Yaklaştı
Suriye’nin başından itibaren halkın haklı reform taleplerine yanıt verdiğini, iç krizi barışçıl siyasi yollarla çözmeye yönelik tüm girişimlere olumlu bir yaklaşım sergilediğini belirten el-Caferi, aynı zamanda uluslar arası gözlemciler heyetiyle işbirliği yapıp her türlü kolaylığı sunduğunu dile getirdi.
Caferi, “Suriye’nin uluslar arası, bölgesel ve Arap tarafların beslediği silahlı eylem ve terör grupları bulunduğuna ilişkin perspektifinin doğruluğu açıklık kazanmıştır” diyerek sabotaj eylemlerinin herhangi bir hükümet açısından meydan okuma teşkil etmesi ve bu eylemlere kapsamlı yaptırılmaların eklenmesine rağmen Suriye hükümetinin halkına karşı sorumluluk ve görevlerinin farkında olduğuna vurgu yaptı.
Suriye El-İbrahimi’nin Misyonuna Tamamıyla Bağlı
Caferi Suriye’nin insani amaçlarla Suriyeli vatandaşlara yardım etmeyi hedefleyen samimi her çabayı memnuniyetle karşıladığını bildirerek “Suriye halkının içişlerine yönelik dış müdahale öncesinde hiç kimsenin yardımına ihtiyacı yoktu. Bu müdahale alt yapısını yıkmayı, ekonomik ve sosyal kazanımlarını baltalamayı hedefliyor” diye konuştu.
Suriyelileri krizin yıktığı her şeyi yeniden yapılandırmaya ve kanun devletini kurmaya çağıran Caferi, krizin ancak Suriyeliler tarafından ve Suriyelilerin yöneteceği siyasi bir süreçle çözümlenebileceğine dikkat çekti.
Daimi temsilci, Suriye’nin şiddeti durdurmak ve krize siyasi çözüm bulmak amacıyla el-İbrahimi’nin misyonuna tamamıyla bağlı olduğunu bildirdi.
Bölgedeki İstikrarsızlık ve Terör Kültürünün Yayılmasının Başlığı İsrail Terörüdür
İsrail İşgal varlığı temsilcisinin demeçlerine yanıt veren Caferi, bölgedeki istikrarsızlık, savaş ve terör kültürünün yayılmasının tek başlığının bölge ve dışında geniş kesimlere Siyonist fanatizm ve başkasını reddetme hastalığını bulaştıran İsrail terörü olduğuna vurgu yaparak bu hastalığın bölge kültürü ve uygarlığından kaynaklanmadığının altını çizdi.
“İsrailli temsilci İngiliz Politikacı Churchill’in “geçmişi iyice anlamak geleceğe dönük bir perspektif belirlenmesine yardımcı olur” sözünü kullanarak kendini büyük bir çıkmaza sokmuştur. Bu doğru. Çünkü pratiğe döküldüğünde bu söz İsrailli temsilciyi Belfour deklarasyonunun içeriğinden örnek almaya yöneltmeliydi. O da İsrail varlığının Filistin’de yerleştirilmesine ve bir halkın ve vatanın kaderiyle oynanmasına katkıda bulunan bir İngiliz politikacıydı. Bu politikacı sahip olmadığı bir şeyi hakkı olmayan birine sunmuş, dünyanın bir ucundan Arapların uzaktan yakından ilgisi olmadığı katliamlarla gelmiş, Siyonizm olarak adlandırılan sömürgeci ve saldırgan ajanda ve nedenlerle hareket etmiştir” sözlerini ekledi.
Caferi, geçmişin İsrail terör kültürünün gerçeğinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olacağına işaret ederek bu kültürün uluslar arası örgütün gündemini binlerce saat ve ardı ardına gelen diplomatik kuşaklar boyunca işgal ettiğini söyledi.
Daimi temsilci şöyle devam etti, “Suriye halkına âşık olduğu ve özen gösterdiği, çektiği acılar için büyük üzüntü duyduğu izlenimi veren İsrailli temsilci ülkesinin 1967 yılından bu yana Golan topraklarını işgal ettiğini, işgal altındaki halkımıza hapishanelerde işkence yaparak, katlederek ve göç ettirerek büyük acılar çektirdiğini unuttu.”
Suriye’de şu an köy ve kentlerine dönmeyi bekleyen yarım milyon Golanlı göçmen bulunduğuna dikkat çeken Caferi, İsrail işgalinin BM Genel Kurulunun kararlarına uyup işgal ettiği Golan’dan çekilmesi gerektiğini vurguladı.
Caferi, Uluslar arası örgütteki bazı ülkelerin İsrail’i, terörünü ve kanuna aykırı davranışlarını koruyup destek vermelerini küstahlığını sürdürmesine yardımcı olduğunu belirtti.
Diğer yandan BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Suriye krizinin şiddetle çözümlenemeyeceğini söyleyerek tüm tarafların el-İbrahimi’yi desteklemeleri gerektiğine dikkat çekti.
Tüm tarafların Suriye krizinin barışçıl siyasi yollarla çözümü yönünde ortak bir zeminde birleşmeleri gerektiğini ifade eden Ki-moon, “gelecek şiddetle değil bizzat Suriyelilerin kararlaştıracağı toplumsal sözleşmeyle kurulabilir” dedi.
BM’nin Suriye Özel Temsilcisi el-İbrahimi ise, Suriye’nin geleceğini başka tarafların değil Suriye halkının kuracağını vurguladı.
İran İbrahimi’nin Suriye’deki Görevini Desteklemeye Hazır
İran’ın BM’deki Daimi Temsilcisi Yardımcısı İshak Al Habip; ülkesinin, BM’nin Suriye Temsilcisi Ahdar el-İbrahimi’nin görevini desteklemeye hazır olduğunu belirterek bölgedeki ve dünyadaki bütün taraflara Suriye krizinin siyasi ve barışçıl bir şekilde aşılması için ciddi bir şekilde çalışma çağrısında bulundu.
Suriye’de yaşanan gelişmeleri değerlendirmek için yapılan genel kurul toplantısında Habip; kimi devletlerin Suriye’de izlediği bozguncu misyona işaret ederek İran’ın BM’nin daha önceki temsilcisi Kofi Annan’a da sunduğu gibi yeni temsilci İbrahimi’ye de yardım sunmaya hazır olduğunu beyan etti.
İran’ın Suriye’de ayrımcılık politikalarından uzak siyasi bir çözüme ulaşılmasını desteklediğini dile getiren Habip; İran’ın bu yönde yapıcı bir rol oynamak için hazır olduğunu belirterek Suriye’nin toprak bütünlüğü, halkın birlik ve beraberliğini sağlayarak ulusal uzlaşmaya ulaşılmasının tek yönteminin bu olduğunu vurguladı.
Bu çerçevede İranlı bir yetkili Suriye’nin tanık olduğu bozgunculuk faaliyetlerinin en alt düzeyde bir çözüme ulaşılmasını önlediğini dile getirdi.
