DÜNYAHABERLERORTADOĞU

Hizbullah’ın Psikolojik Savaş Becerileri Siyonistlerin Savaş Kabiliyetini Ortadan Kaldırıyor

Pek çok uzman ve gözlemci, Hizbullah’ın Siyonist düşmana karşı farklı dönemlerde kazandığı zaferlerin önemli nedenlerinden birinin, Hizbullah’ın savaşın ikinci cephesini yani “psikolojik savaşı” yönetme becerisi olduğunu düşünüyor.

Direniş ekseninin ilk cephesi olan Lübnan Hizbullah’ı, Aksa Tufanı mücadelesinde Gazze halkına ve direnişe yardım etmek için meydana çıktı. Saha muharebesini en iyi şekilde yönetmesinin yanı sıra, askeri muharebeden daha az önemli olmayan bir başka alanda da maharetini göstererek, düşmanın kafasını iyi bir şekilde karıştırmayı başardı.

Hizbullah’ın “psikolojik savaş” becerisi Siyonistlerin kafasını nasıl karıştırdı?

Savaş konularına aşina olan herkes, “psikolojik savaşın” aslında düşmanla yapılan ikinci savaş alanı olduğunu ve çoğu durumda savaşın kaderini bile belirleyebileceğini çok iyi bilir. Tarih boyunca yaşanan çeşitli deneyimler, büyük orduların psikolojik savaştaki beceri eksikliği nedeniyle zaferi kaybetmiş olabileceğini kanıtlamaktadır.

Hizbullah, direniş ekseninin ana cephelerinden biri olarak görülüyor ve düşman, askeri gücünden korkmanın yanı sıra, bu cephenin zekasından ve psikolojik savaş becerisinden de korkuyor. Hizbullah’ın ve özellikle bizzat Seyyid Hasan Nasrallah’ın düşmana karşı psikolojik savaşı yönetme konusundaki uzmanlığı, Temmuz 2006 savaşı sırasında Siyonistlerin iliklerine kadar etmek zorunda kaldığı bir şeydi.

Elbette Hizbullah’ın sadece psikolojik savaş fikrini kullandığını, askeri savaşı dikkate almadığını kastetmiyoruz. Aksine, psikolojik savaş tekniklerini kullanan Lübnan direnişi, işgalci rejimi güçlerinin psikolojik savaş propagandasında başvurduğu sadece boş ve asılsız tehditlerden oluşan yönteminin aksine özellikle Siyonist yerleşimciler açısından askeri gücünün boyutlarını ortaya koyuyor;

Psikolojik savaş uzmanı olan “Ron Shlaifer”, daha önce “Yehuda ve Samaria” kolejinin (Batı Şeria) medya departmanı başkan yardımcısı olarak görev yapmıştı. O aynı zamanda Siyonist rejimin “Bar Ilan” Üniversitesi’nde profesör. O, Hizbullah ve Seyid Hasan Nasrallah’ın psikolojik savaştaki becerisine ilişkin şunları söylüyor:

‘Nasrallah sayesinde psikolojik savaşın önemli olduğunu anladık ve savaşta havan topları ve hava saldırıları tek belirleyici faktör değildir. Hizbullah Genel Sekreteri İsrail’e karşı yürütülen bu savaşa odaklanmış durumda. Onun izlediği psikolojik savaşın temel düşüncesi ise şu cümlede gizli; “Düşmanınızın silahını etkileyemiyorsanız, tetiği çeken parmağı etkilemelisiniz.” Nasrallah da bu konuda oldukça usta.

En büyük trajedi, Arap dünyasını geri kalmış saymamızdır ama çok yanılıyoruz, Arap dünyası iletişim organlarıyla dolu ve psikolojik savaş da askeri savaşın ihtiyaç duyduğu bir diğer boyut.

Lübnan direnişinin işgal altındaki Filistin’in kuzey cephesine nüfuz etmesi

Son zamanlarda haber kaynaklarının raporlarına göre; İşgal altındaki Filistin’in kuzeyindeki yerleşimcilerin ve Siyonist yerleşimlerdeki yetkililerin telefonlarına, onları Hizbullah’la savaşın sonuçları konusunda uyaran videolar ve kısa mesajlar gönderildi.

İlginç olan şu ki, bu mesajlar kuzey bölgesindeki Siyonist yerleşimlerdeki yerleşimcilere veya yetkililere ulaştığında, mesajı gönderenin, hedef kitlesinin kimliğinin ve özelliklerinin tamamen farkında olduğunun açıkça ortada olmasıydı.

Bu da Lübnan direnişinin işgal altındaki Filistin’in kuzey cephesindeki durum hakkında detaylı bilgiye sahip olduğu ve düşman mevzilerine tamamen nüfuz ettiği anlamına geliyor.

el-Mayadeen’in bilgili kaynaklardan aktardığı raporlara göre ise, bu yazılı ve video mesajlarda, kuzey bölgelerdeki yerleşimciler ve Siyonist yetkililer, Hizbullah’la yapılan savaşın sonuçları konusunda uyarılırken, videolarda siren sesiyle kuzeye düşen roketlerin ve ardından çıkan yangınların görüntüleri yer alıyor.

Psikolojik savaşta daha geniş bir aşamaya geçişe işaret eden bu mesajlar, özellikle kuzey bölgesindeki yerleşimciler işgal kabinesine ve İsrail güçlerine olan öfkelerinin arttığı dönemlerde ve İsrail yetkililerinin kuzey bölgesindeki durumu umursamadıklarını ve İsraillileri İsrail’de yalnız bıraktıklarını vurguladıkları bir zamanda, bu mesajların büyük ve geniş kapsamlı etkileri oluyor.

Öte yandan işgal edilen toprakların kuzeydeki yerleşim yerlerinin boşaltılması Siyonistler açısından büyük ekonomik kayıplara yol açmakta. Öyle ki bu bölgedeki tüm işyerleri ve işletmeler kapatılmış ve Siyonistler tarım alanlarını terk ederek kaçmışlardır.

Direniş’in düşmana karşı iki ayrı cephede gerçekleştirdiği psikolojik savaşı

Bu arada Lübnan direnişinin Siyonist düşmana karşı psikolojik savaşı iki cephede sürüyor: Birinci cephe, direniş savaşçılarının tüm askeri operasyonlarını doğru bir şekilde belgeleyen İslami direnişin askeri medyasıyla ilgilidir.

Görüntülerini ve videolarını yerleşimcilere de ulaştırıyorlar, bu da İsrail kamuoyunda geniş psikolojik etki yaratıyor. Öte yandan ikinci cephe, Hizbullah’ın İsrail’in yanıltıcı medyatik unsurlarını tespit etmesine olanak tanıyan teknolojik yetenekleriyle ilgilidir.

Ayrıca dediğimiz gibi Hizbullah hedef kitlesini çok iyi tanıyor ve biliyor. Örneğin işgal altındaki Filistin’in kuzeyindeki yerleşim yerlerinden Margaliot’un yöneticisine gönderilen mesajda şöyle deniyor: “Geçen sefer mucizevi bir şekilde hayatta kaldın ama bu sefer hayatta kalamayacaksın.”

Bu mesaj, Hizbullah’ın istihbarat teşkilatının işgal altındaki Filistin’in kuzey yerleşimlerinde yaşayanları ve yetkilileri yakından izlediğinin kanıtıdır.

Hizbullah’ın psikolojik savaş mesajları

Filistin meseleleri analisti Ömer Kayed, bu mesajların en önemli tesirinin işgalci rejimin liderlerinin otoritesinin zayıflatılması ve yok edilmesi olduğuna dikkat çekiyor. Bu mesajlarda Direniş, işgal rejiminin Gazze’ye karşı savaşını destekleyen Siyonist yerleşimcileri verdiği şu mesaja ikna ediyor: İsrail ordusu güvenliğini sağlayamıyor ve Gazze’den tek bir İsrailli esiri bile geri getiremiyor.

Bununla birlikte Lübnan’ın psikolojik ve medya savaşını yöneterek direniş göstermesi, Siyonist ordusunun savaşı sürdürme iradesini kırıyor. Filistin direnişinin bu savaşta en iyi yaptığı şeylerden biri de Hizbullah örneğini takip ederek, psikolojik savaş ve medya savaşı düzeyinde dikkate değer bir performans sergilemiş olmasıdır.

Dünya kamuoyunu etkilemek

El-Meyaden’in uluslararası ve Avrupa ilişkileri analisti Moussa Assi bu konuda şöyle diyor: Gazze savaşında dünya kamuoyu iki aşamadan geçti: İlk aşama İsrail’in 7 Ekim’deki yalan propagandasıyla ilgili. Elbette bu çok geçiciydi ve bu rejimin iddialarının yalan olduğunun ortaya çıkmasıyla dünya kamuoyu farklı bir yöne döndü.

Bunun ardından Direniş’in savaşa ilişkin ayrıntılı belge ve bilgileri sunarak dünya kamuoyunun güvenini kazandığı ikinci aşama başladı ve ilk kez Siyonist rejime karşı benzeri görülmemiş bir halk hareketi oluşturuldu. Gazze’deki savaşın üzerinden 100 günden fazla bir zaman geçmesine rağmen hareket küresel düzeyde devam ediyor.

Bu bağlamda İngiliz Middle East Monitor gazetesi bir haberinde şunları yazdı: İsrail, Gazze savaşı sırasında Filistinli gruplara yönelik yaptığı asılsız iddialar ve birçok asılsız suçlamalar sonucunda inandırıcılığını yitirmesine karşılık diğer yandan Filistinli Direniş gruplarının da anlatılarına deliller getirerek sunduğu alanlarda inandırıcılığının arttığına tanık oluyoruz.

Bu İngiliz medyası şunları vurguladı: Her ne kadar İsrail, Filistinlilerin yüzünü göstermek için dünyadaki pek çok medyatik yüzü ve etkili medya gruplarını kullanmış olsa da İsrail’in yalanları, işlediği suçlarla ilgili belgelerin ve Gazze’de var olan gerçeklerin ifşa edilmesiyle beraber artık dayanamıyor.

Bu savaşta Filistinlilerin anlattıklarının doğruluğu ve belgelenmesi, başlangıçta Gazze Şeridi’ndeki kayıpların sayısından şüphe eden Amerikalı yetkilileri bile sonunda Filistinlilerin doğruyu söylediğini kabul etmeye zorladı.

Bu nedenle Siyonistlerin Gazze’de işledikleri tarihi suçların ardından gerçek yüzünün, gerçekleştirdiği vahşetinin ve terörist yapısının ortaya çıkmasıyla beraber başta Avrupa ve Amerika ülkeleri olmak üzere dünya kamuoyu İsrail’e yönelik öfkesini ve nefretini ciddi biçimde dile getiriyor. Üstelik bu rejim, Gazze savaşıyla ilgili yanlış anlatılarını Avrupa ve Amerika’da yaymak için yaklaşık 14 milyon dolar harcadı.

Ancak kamuoyunu aldatmayı başaramadı ve işgalin Gazze’deki suçları devam ederken aynı zamanda dünya çapında kitlesel Siyonist karşıtı gösteriler de sürüyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu