SİZDEN GELENLER

HAKİKATİ GÖRMEK FERASET İSTER

Sitemiz Okurları Tarafından kaleme alınarak  Sizden gelenler köşesine gönderilen ve günümüzde hak ve hakikati görme noktasında değerlendirmelerin yapılarak,önemli sonuçların çıkarıldığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.Sizinde yazdığınız ve yayınlanmasını istediğiniz yazılarınız varsa bizlere ulaştırarak yayınlanmasını sağlayabilirsiniz.(islamaktuel)

Öncelikle herkes kendi gördüğünün hakikat olduğunu zıddı durumdakilerin ise yanılgı içerisinde olduğunu ve yanlış gördüğünü düşünür ve zanneder. Bazen göz yanılsamaları hakikatmış gibi zannedilip algılanabilir…Mesela bir bardak suyun içinde ki kaşık kırıkmış gibi görülebilir veya ucundan tutulup sallanılan kalem eğilip bükülüyormuş gibi algılanabilir…ama gerçekte ne sudaki kaşık kırıktır, nede sallanan kalem eğilip bükülüyordur…tamamen göz yanılsaması veya illizyonda deniliyor…Bu durum normal sağlıklı gözlerde de gerçekleşen yanılgılardır…
Ancak birde göz problemi yaşayan kişiler vardır ki dünyaya hep öyle bakagelmiştir…Ya tamamen veya çoğunlukla dünyaya bakış açısı ve algısı yanlış algılayışlarla bir kalıba oturmuştur…Örneğin dünyaya siyah beyaz olarak bakmış ve görmüş olan kişinin düşünce dünyasında başka renklere yer yoktur…kırmızı, yeşil, mavi…yoktur var diyenlerde yalan söylüyor veya yanılıyorlardır…çünkü kendisi renkli bir dünyayı görmemiş ve algılamamıştır…Biz buna insan bilmediğinin ve yanlış tanıdığının veya tanıtıldığının düşmanıdır diyebiliriz…
Hani derler ya gözünle gördüğün doğrudur. Bu herzaman için doğru değildir yukarıdaki örnekler en bariz delilidir… Büyü de bu konu ile ilgili gözü yanıltıcı hakikati gizleyici hatta hakikatın tam zıddını hakikatmış gibi algılatıp ikna edici özelliği ile illizyondan da daha gerçekçidir…Dün Firavunlar kurdukları dünya çapındaki sömürü ve zalim düzenlerini büyü ve illizyonlarla halkı aldatıp gerçekleri-hakikatı çarpıtıp öylece korumaya çalışıyorlardı…ta ki Hz. Musa (as) gelene kadar. Asayı Musa tüm büyüleri bozup hakikati gözler önüne serince batılın kof düzeni derinden derine sarsılıp yıkıldı çünkü halk nezdinde gerçekliğini yitirip ne habis olduğu belli oldu…
Bugünde hala önemini koruyan göz yanıltmacası hatta gözleri şaşı yaparak herzaman için gerçeği-hakikatı görememe veya en azından yanlış algılatma çalışmaları son hızda devam etmektedir…Günümüz dünyasının haber alma merkezlerinin kimin elinde olduğu herkesçe malumdur. Amerika ve ona bağlı müttefiklerin tüm şeytanlıklarını dostane ve hayırlıymış gibi gösteren ve Amerikaya yani Siyonizme ve emperyalizme zıt olanlarıda sürekli şeytanlarmış, zalimlermiş, halk düşmanlarıymış hatta insanlığın ortak düşmanlarıymış gibi göstermeye ve böylece halkların desteğini ellerinde bulundurarak o habis planlarını uygulayarak tüm dünyayı kasıp kavurmak istedikleri daha önce yaptıkları katliamlarla ülkeleri viran etmeleriyle Kızılderililer, Vietnam, Irak, Afganistan, Bosna, Filistin, Keşmir, Somali, Çeçenistan, Roanda, Doğu Türkistan…v.dğ. ayrıca şimdilerde Mısır, Suriye, İran kim bilir daha sonrada Türkiye diye gelinen süreç durumu net olarak göstermektedir…
Ancak bu gerçekler bir yana Siyonist ve emperyalist medyanın ayrıca bunlara hizmet eden paralı ve gönüllü İslami görünen bir kısım aydın-kalemşörlerin!?, üniversiteli-etiketli borazancıların-hocaların, efendilerin, abilerin-ablaların yaptıkları büyü ve gösterdikleri illizyona takılıp-saplanıp sürekli bozuk kaset misali sudaki kaşığın kırık olduğu inancıyla savunan garibanlar, bazıları o kadar şaşı-kör ediliyor ki o artık dünyada başka renkler yoktur var diyenler küfre girmiştir inancıyla kuşanmış durumda, bir kısım garibanlar bazen hakikati görsede bazen illizyona kapılabilmekte onun için kafası karışık suyu bulanık ne yapacağını bilemiyor…bu türler en hastalıklı kısımdır…hakikati bir kaç kez gördüğü veya açık bildiği halde şüphe denizinde boğulmaktadırlar…Ancak Amerika postalını ve amerika uşaklarının bıçağını boğazında hissedince büyü ve illizyondan kurtulmuş olup hakikati görebileceklerdir fakat çok geç olması da ayrı bir hakikattir…
En büyük feraset Allah’ın dostunu ve düşmanını tanımaktır…ve en büyük hidayet Allah’ın dostlarının safında ve düşmanlarının da karşısında olmaktır…Eğer biz Amerikanın günümüzün Allah’ın düşmanı olarak biliyorsak karşısında olmamız gerektiğini de biliriz…Yok illada bazı bildiğimiz iyi liderler, hocalar, Prof.lar Amerikanın müttefiki- kadim dostu ve safında yer alıyor diye Siyonistlerle emperyalistlerin safında yer alacaklarsa tabii ki kişi sevdiğiyle beraberdir hadisi üzre dünya ve ahiret aynı yerde olacaklardır. İslami görününlü olmaları bu gerçeği değiştirmez… Vesselam.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Yazıyı yazan kardeşimin Allah ın basiretini açtığı kul olduğu yazdığı yazıdan aşikardır. Acizane ilave olarak Karun tüm ihtişamıyla giyinip davet ettiği zamanın alim ve kanaat önderlerinin karşısına çıktığında imanı zayıf kişiler ah ne olurdu karuna verilenin azı bizede verilseydi dediler. Dünya malına meylettiler Karunun niyeti bu önderlerin zenginlik ile satın alınması ve imanın alimler eliyle yok edilmesiydi. Ancak basiret sahibi imanlı kullar karuna karşı çıkmış ve ey karun Allah ın sana verdikleriyle Allah a bir yol tut demişti. Allah karunu bir gecede yerin dibine geçirince imanı zayıf olanlar hakikatı anladılar ve tövbe ederek kendilerini kınadılar. Eğer Allah dileseydi bizi de yerin dibine geçirirdi dediler. Ne oluyor bu zamanın müslüman kardeşlerime ki karunun sofrasının ihtişamı onların hakikati görecek gözlerini kör etti. ne bekliyorların zamanın firavunlarını denizde boğulmasını mı, yoksa karunların yerin dibine geçmesini mi? Neden kanaat getirip Allah ın verdikleriyle yetinip tekfircilerin tuzağından Allah a kaçmıyorlar. Gerçek müslümanları kafir olmakla suçlamayı bırakıp tevhid de birleşmiyorlar. Allah tüm müslümanların basiretini açsın ve bizleri tevhidde birleştirsin. Amin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu