DÜNYAMEDYA ANALİZSon DakikaSuriye

İntihar ettiği söylenen Türk askerlerini IŞİD mi vurdu?

Ceylanpınar sınırında geçen aralık ayında “sevgili mesajı nedeniyle cinnet geçirerek, iki askeri öldürüp intihar ettiği” iddia edilen er Umut Aslan olayına ilişkin soruşturmada kan dondurucu boyutlar var..

Türkiye’de kevgire dönüştürülen ve ülkenin tamamının terör hedefine dönüştürülmesine neden olan “güvensiz ve kontrolsüz sınırlar” meselesi her geçen gün yeni bir boyutuyla kan donduruyor.

Sınır hattındaki askerlerin şüpheli ölümleri sürekli “intihar” kılıfıyla perdelenirken, Türkiye sınırlarının başta IŞİD terör örgütü gelmek üzere silahlı terörist grupların adeta “han” ına dönüşmesi, ciddi soru işaretlerini beraberinde getiriyor.

Bu inanılmaz olaya muhalefetin de sessiz kalması ve meselenin ardındaki perdenin kaldırılmasında ısrarcı ve araştırmacı olmaması, meselenin Türkiye için çok tehlikeli boyutlara vardırıldığının işareti sayılıyor.

Soruşturma dosyasına göre 2 asker yakın mesafeden yapılan atışla ölmedi, 3 askerin de ellerinde barut izi bulundu. Olay yerinde ise üç askerin silahından çıkmayan bir kovana rastlandı…

Milliyet gazetesinden Gökçer Tancioğlu’nun haberine göre Şanlıurfa Ceylanpınar’da 9 Aralık 2014’te, kamuoyuna ‘asker Umut Aslan’ın sevgilisinin mesajı nedeniyle cinnet geçirip iki arkadaşını öldürdükten sonra intihar ettiği’ şeklinde açıklanan olaydan derin soru işaretleri çıktı. Hem askeri hem sivil savcılıkça yürütülen soruşturmaların dosyasında ise iki askerin yakın mesafeden yapılan atışla ölmediği, 3 askerin tamamının ellerinde barut izi bulunduğu, olay yerinde üç askerin silahından çıkmayan bir kovana rastlandığı, sadece Aslan’ın silahından 16 kurşun sıkıldığı bilgileri çıktı. Termal kamera görüntüleri ise vukuat yaşanmadığı belirtilen saatlerde, olaydan kısa süre önce 6 kişinin sınıra gelip, geri kaçtığını ortaya koydu. Hem askeri savcılıkça hem de sivil savcılık tarafından iki ayrı soruşturma başlatıldı. Avukat Tolga Çakır, her iki dosyadaki bilgi ve belgeleri inceledikten sonra Aslan ailesi adına soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunmayı kararlaştırdı. Çakır’ın savcılığa sunacağı dilekçede yer alan iddialardan bazıları şöyle:

Telefon onun değilmiş

İşte soru işaretleri:

– Olaydan sonra, er Umut Aslan’ın cep telefonuna kız arkadaşından gelen mesajın cinnet geçirmesine yol açtığı, Aslan’ın önce aynı nöbet kulesindeki arkadaşları Kadir Yıldız’la, Ramazan Yel’i vurduğu daha sonra da intihar ettiği bilgileri kamuoyuna yansıdı. Ancak yerde bulunan telefonun mesaj kutusundan hareketle ortaya atılan bu iddianın doğruyu yansıtmadığı, Aslan’ın üzerinde kendi kullandığı bir telefonun bulunmasıyla açığa çıktı. Aslan’ın telefonunda bu yönde bir mesaj yoktu. Mesajın olduğu telefon ise kışladaki askerler tarafından kart değiştirilerek kullanılan bir telefondu. Bunun üzerine farklı iddialar üzerinde durulmaya başlandı.

– Hem askeri hem de sivil savcılık, olayın “tertipçilik” nedeniyle gerçekleştiği, daha önce askere gelenlerin sonradan gelenlere eziyet etmiş olduğu üzerinde duruyor. Buna kanıt olarak da olay günü, arkadaşlarını vurduğu öne sürülen Umut Aslan’ın şehit olan bir başka asker tarafından esas duruşta bekletildiğini gösteren termal kamera kaydı gösteriliyor. Ancak olayın meydana geldiği karakolda görevli herkes, tertipçiliğin söz konusu olmadığı yönünde bilgi verdi. İfade verenler, üç asker arasında husumet bulunmadığını da aktardı. Termal kamera kayıtlarına göre de Aslan, diğer arkadaşı tarafından esas duruşta bekletildikten bir süre sonra da termal kamera kaydına yansıdı. Bu kayıtta, üç askerin Aslan’ın esas duruşta bekletilmesinden 9 dakika sonra kulenin farklı yerlerinde nöbet tuttuğu, kendi hallerinde oldukları görülüyor.

– Tertipçilikten dolayı aralarında sorun olduğu söylense de Aslan’ın kantinden veresiye alışveriş yapabilmesi için kefil olan iki askerin, Aslan’dan daha kıdemli olan ve şehit düşen Kadir Yıldız ile Ramazan Yel olduğu da açığa çıktı.

Ne zaman ateş açıldı?

– 3 askerin şehit düştüğü olay, 41 nolu çelik kulede yaşandı. Bu kuleye 400 metre mesafedeki kulede nöbet tutan askerler, kuleye yakın olduğu termal kamera kaydında görülen kobra zırhlı araç personeli ve ani müdahale mangası, silah seslerinin 22.30-23.00 sıralarında geldiğini söylüyor. 40 nolu kuledeki askerler de telsizden, kendilerine önce 1 el, sonra 3 el ateş edildiğini bildirdi. Bunun öncesi ve sonrasında ise silah sesi duyan olmadı. Ancak bu saatler arasında olağanüstü bir gelişme olduğunu gösteren hiçbir emareye termal kamera kayıtlarında rastlanmadı.

İfadeyle çelişen görüntü

– Kobra aracında görevli askerler, olay gününde, saat 17.00-18.00 sıralarında sınırı geçmek isteyen 40 kişilik kaçakçı grubundan başka vukuat yaşanmadığı yönünde bilgi verdi. Ancak bu askerlerin, araçtaki termal kameranın görüntüleri kayıt altına aldığını bilmedikleri ortaya çıktı. Askerlerin ifadelerinin aksine termal kamera kayıtlarına göre 21.29’da ve sonrasında, kobra aracının anormal hareketliliği saptandı. Görüntülere göre, 40 ve olayın meydana geldiği 41 nolu kule arasında hızla hareket eden kobra aracı daha sonra 40 numaralı kule önünde gözetleme yaptı. Daha sonra kalabalık bir asker grubu buraya getirildi. Ancak bu hareketlilikten hiçbir asker ifadesinde söz etmedi. Avukatlar, kuledeki olayın aslında 21.30 sıralarında yaşanmış olabileceğini ancak daha sonra gerekli hazırlıkların yapılması için 1.5 saatlik sürenin kullanılarak olayın 23.10’da yaşanmış gibi gösterilebileceğini savunuyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu