Siyonist İsrailli Yetkililerin Gazze İtirafları
Terör rejimi İsrail ordusunun yıllardır kuşatma altında tuttuğu Gazze Şeridi’ne Siyonist İsrail’de seçim öncesi savaş açmak suretiyle Siyonistlerin oylarını kendisine çekmeye çalışan ırkçı İsrail başbakanı Netenyahu’nun hesapları ters tepti. Zira, Gazze Şeridi’ne yönelik 8 günlük savaşın ırkçı İsrail’in yine geçmişte olduğu gibi kendini ateşkesle kurtarmaya çalışmasının üzerinden geçen dört gün içinde Siyonist yetkililerden Filistin direnişinin işgal altındaki İsrail mevzilerine yönelik roket ve füzelerinin büyük hasar ve zararlara yol açtığını itiraf etmeleri aslında terör rejiminin ateşkesi kabul etmesinin sebeplerini de ortaya koymaktadır.
Korsan İsrail radyosuna demeç veren Siyonist rejim iç güvenlik bakanı Avi Diçer, Filistin direniş güçlerinin attıkları roket ve füzelerini düşürmek için daha önceden güvenlikli sistem olarak kurdukları ‘Demir Kubbe’nin aslında işe yaramadığını itiraf etti. Zira 8 gün devam eden Gazze savaşının bilançosu gittikçe netleşirken, bu savaşta Siyonist gaspçılara ait 1143 binanın zarar gördüğü belirtildi. Konuyla ilgili bilgi veren Siyonist gazetelerden Yediot Aharanot bu binalardan 172’isinin zarar görmesine Tel Aviv’i vuran Fecr 5 füzelerinin neden olduğunu yazdı. Hatırlanacağı üzere işgal ordusu, ateşkesten bir gün önce sekiz katlı bir binayı vuran füzenin dışında atılan bütün füzelerin Demir Kubbe füze sistemiyle düşürüldüğünü iddia etmişti. Gazete, saldırılarda en fazla zarar gören şehrin ise füzelerin en fazla atıldığı Aşdod olduğunu kaydetti.
Siyonist ekonomistler ise, Filistin direnişinin “Siccil Taşları” olarak isimlendirdiği sekiz günlük savaşın işgal yönetimine yedi yüz milyon dolardan fazla bir külfet getirdiğini belirtti. Savaşın başında konuşan bazı Siyonist ekonomistler savaşın yüz milyon dolara mal olacağını tahmin etmişti.
Bu arada terör rejimi İsrail’in hezimetinin ardından HAMAS ve Filistin halkı daha güçlü çıkarken terör rejimi İsrailli askeri ve siyasi yetkililer, şimdi kendi aralarında yenilgiden dolayı hesaplaşma sürecine girdiler. Çünkü, Demir Kubbe’yi Siyonist İsrail’in Filistin direnişine karşı garantili bir güvenlik sistemi olarak görenler ağzına kadar silahlanmış olan Siyonist askeri ordusunun başta hava sistemleri olmak üzere genel olarak göstermelik olduğunu ve işe yaramadığını açık bir şekilde dile getirmekteler. Bunun en açık belgesi de HAMAS tarafından haydut İsrail’in işgalindeki Siyonist bölgelere atılan 1500 kadar füzeden yalnızca 200 kadarı Siyonist İsrail hava sistemi tarafından düşürülebilmiştir. Yani bu durum ırkçı İsrail’in HAMAS ve direniş füzeleri karşısında çaresizliğinin açık göstergesi olmuştur. Bundan dolayı korsan İsrail rejimi, 2006 yılında Lübnan’a yönelik 33 günlük savaşta Hizbullah tarafından ağır yenilgi aldığını gördüğünde Amerika ve BM’leri devreye sokarak acil ateşkesle kendini kurtarmış ve Gazze savaşında da bu acziyetini tekrar ortaya koymuş ama Filistin direnişinin şartlarını kabul etme kaydıyla.
Amerika’nın askeri ve mali desteğiyle ırkçı İsrail’in ürettiği ve bu zamana kadar yüz milyonlarca dolar harcayan Siyonist İsrail’in bu sisteminin bir daha işe yaramadığını görenler şimdi korsan İsrail’in yeni bir arayış içinde olacağını ama bu süre içinde de Filistin direnişi ve HAMAS’ın askeri kanadının da daha güçlü olacağı düşünülüyor.
Aslında korsan İsrail rejimi mahiyeti gereği bu zamana kadar sürekli olarak işgal, cinayet, terör, tecavüz, yayılmacılık, ırkçılık gibi cani siyasetleriyle ve bir de bunlara ardında Amerika gibi zorba devletler ve BM ile Güvenlik Konseyi gibi yine nüfuzundaki kuruluşların desteğini alarak Filistin ve bölge halkına baskı yapmaktaydı. Ama, artık bölgenin şartları da direnişçilerin güçleri de artık eskisiyle kıyaslanamayacak kadar değişmiştir. Ki bu gerçeği terör rejimi bir türlü kabul edememiştir. Bundan dolayı yalnızca silah üstünlüğüne dayanarak Gazze Şeridi’ne saldıran terör rejimi kendisinin başlattığı savaşa yalnızca 8 gün dayanabilmiş ve hem kendi halkına hem de dünyaya rezil rüsva olurken bu durum bu zamana kadar sözde uzlaşı gerçekte ize zilleti içeren barış görüşmelerinin de Filistin davasına bir şey kazandırmayacağını aksine Filistinlilerin haklarını ancak direniş yoluyla alabileceği göstermiştir. Söz konusu 8 günlük savaş aynı zamanda İslam ülkelerinin Filistin davasına gerçekten sahip çıkmaları halinde korsan İsrail rejiminin bölgede artık barınamayacağını da göstermiştir.