DÜNYAFilistinLübnanORTADOĞU

Seyyid Hasan Nasrullah’ın önemli konuşması üzerine.

Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah dün yaptığı konuşmada Arap ülkelerinin işgal rejiminin cinayetleri karşısındaki sessizliğini eleştirerek, El Aksa Tufanı operasyonunun tamamen Filistinlilere, Filistin milleti ve ülkülerine ait bir operasyon olduğunu belirtti.

Nasrullah konuşmasında el Aksa Tufanı ve Siyonist rejimin cinayetleri ve Batılı ve Arap ülkelerinin davranış modelini anlattı.
Hizbullah Genel Sekreteri’nin konuşmasındaki önemli ve ilk konu, el Aksa Tufanı operasyonunun tamamen Filistinlilere ait bir operasyon olması ve direniş cephesinin aktörlerinden hiçbirinin bu operasyondan, daha önceden haberdar olmadığını ifade etmesiydi.
Şeyh Hasan Nasrullah bu bağlamda şöyle dedi:  El Aksa Tufanı gibi büyük operasyonun gerek kararı ve gerekse uygulaması, yüzde yüz Filistinliler tarafından oldu. Operasyonu planlayanlar bu planı hatta Gazze’deki direniş gruplarından gizli tuttular. Bu operasyon, gafil avlayarak başarısını güvence altına almak için tamamen gizli tutuldu. 
Lübnan Hizbullah hareketi genel sekreteri Nasrullah’ın konuşmasındaki diğer önemli bir konu da, Siyonist rejimin Filistin halkına yönelik 75 senelik cinayetinin el Aksa Tufanı operasyonun planlaması ve hayata geçirilmesine sebebiyet veren esas etken olmasına dair vurgusuydu. Filistin halkı acı ve çilelere alışan bir millet olsa da, korsan rejim İsrail’in radikal yönetimi tarafından artan şiddet, Gazze’de durumu daha da zor hale getirmiştir.
Diğer yandan uluslararası camia ve bölge ülkelerinin atalet ve pasifliği de Filistinlilerin küresel destekten ümitlerini keserek el  Aksa Tufanı’na başvurmalarına sebep olmuştur.
Üçüncü önemli konu ise, İran İslam Cumhuriyeti ve direniş grupları arasındaki ilişki türü hakkında yapılan propaganda ve bazılarının direniş gruplarının İran’ın bilinci ve bilgisi olmadan El Aksta Tufanı dahil hiçbir operasyon ve girişimin Hamas mücahitlerince gerçekleşmediğine dair iddialarının aksine, el Aks Tufanı Operasyonu, bu rejimin ne kadar kırılgan ve zayıf olduğunun, hatta Seyyid Hasan Nasrullah’ın ifade ettiği gibi bu rejimin örümcek yuvasından bile zayıf olduğu gerçeğinin ortaya çıkmasıydı.
Dördüncü konu, ABD yönetimi ve Başkanı, generalleri ve bakanları dahil Amerikan yetkililerinin bu rejimi korumaya çalışmaları ve soluğu bile Tel-Aviv’de almalarıdır. İşgal rejiminde yaşanan deprem, bu rejimi öyle sarsmış ki el Aksa Tufanı operasyonu üzerinden haftalar geçmesine rağmen hala kendine gelmiş değil. ABD’nin bunca hızlı şekilde işgal rejiminin yardımına koşması, aslında bu rejimin zafiyetini gösteriyor.
Beşinci konu ise Hizbullah Genel Sekreteri’nin Arap ülkelerini de eleştirmesiydi. İşgal rejimi Gazze’de insanları katliam etmekte ve soykırım uygulamakta. Şehitlerin büyük kısmını kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere siviller teşkil ediyor.
Nasrullah’ın ifadesiyle “Hiçbir yasak yok ve İsrail meskun mahalleri yerle bir ediyor.” Buna rağmen Arap ülkeleri mazlum Gazze halkına destek için her hangi bir ciddi girişimde bulunmuş değil ve sadece rejimin cinayetleri sözde kınıyorlar.
Hizbullah Genel Sekreteri, Arap ülkelerinin ataletine işaretle, “Siz, Gazz’ye saldırıları durdurmak için çaba gösteriniz. Kınama yeterli değil, ilişkilerinizi kesin ve büyükelçilerini geri çağırın. İsrail’e ihracatı durdurun. Refah kapısını açacak kadar azıcık gücünüz bile yok mu!” ifadesini kullandı.
Ve son konu ise Lübnan direnişinin geçen 4 haftada Siyonistlerle savaşta Filistin direnişine yaptığı yardımdır. Bu yardımlar hala devam etmekte.
Siyonist rejimin askerlerinin kuzey cephede uğraştırılması, bu rejimin gücünün büyük kısmını kuzeye ayırmasına yol açmıştır. Bu durum da Filistin direnişine kayda değer şekilde katkı sağlıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu