Risale-i Nurdan Ehl-i Beyt

Ehl-i beyt-i resul için Dün Sizden gelenler olarak  yayınladığımız, haberimize okurlarımızdan birisi dikatlerimizi çeken bir yorum ile katkıda bulunmuştur.Bizler okurumuzun yorumunu,Normal yorumlar kategorisinde yayınlamak yerine Sizlere direk ulaştırmak istedik.(islamaktuel)

okurumuzun Orhan ismi ile bizlere gönderdiği yorumları:

Hazretleri Şualar/Beşinci Şua/Beşinci Şuanın ikinci makamı ve meseleleri/ Ondokuzuncu Mes’elede şu güzel tespiti yapmıştır. ‘Dünyada mütasenid hiçbir hanedan ve mutevafık hiç bir kabile ve münevver hiçbir cemiyet ve cemaat yoktur ki, Al-i Beyt’ in hanedanına ve kabilesine ve cem’iyetine ve cemaatine yetişebilsin.
Evet yüzer kudsi kahramanları yetiştiren ve binler manevi kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-ı Kur’aniyenin mayası ile ve imanın nuruyla ve islamiyetin şerefiyle beslenen, tekemmül eden Al-i Beyt, elbette ahirzamanda şeriat-ı Muhammediyeyi ve hakikatı Furkaniyeyi ve Sünneti Ahmediyeyi(A.S.M.) ihya ile, ilan ile, icra ile başkumandanlerı olan Büyük Mehdi’ nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-ı içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır.’
Bu güzel açıklamadan sonra bende derim ki; Madem Hiç bir cemiyet ve cemaat Al-i Beytin cemiyet ve cemaatine yetişemiyor onun gibi parlak değil, öyleyse en sağlam ve parlak olan Al-i Beytin cemaatine katılmak tufanda Nuh (A.S.) gemisine binmeye benzer. Hem madem ahirzamanda Büyük Mehdi Al-İ Beyt’ ten zuhur edecek başka önder aramaya ne gerek. Kim ne derse desin o nur yüzlü Al-İ Beyte, cevabını yine Bediüzzaman Sait Nursi Hazretlerinin iki cümlesiyle cevap verriz. Şöyleki ‘Takdir-i Huda, Kuvve-i bazu ile dönmez
Bir şem’a ki, Mevla yaka, üflemekle sönmez.